Kültür Seyahat
21 Nisan 2022Güncelleme Tarihi: 29 Temmuz 2023
"İşte çocukluğumun ve ilk gençliğimin haritalarındaki adalar beni, sonunda bir gün özlediğim adaya tesadüfen bırakıverdiler. Yaşım orta yaşı bulmuştu ama nihayet asıl yuvama dönmüştüm.” ~ Sait Faik Abasıyanık
“ Nihayet Burgaz’da bir ev tuttuk, gittik. Orada hayat benim için tamamen değişti. Oraya hasta gittim, orada yalnız maddi değil manevi muvazenemi de buldum.” ~ Halide Edip Adıvar
“Bir gün doğup büyüdüğüm topraklardan ayrılmak zorunda kalsaydım, vatan diye en çok yüreğim sızlayarak özleyeceğim yer Burgazada olurdu” ~ Bercuhi Berberyan
Burgazada’nın güzelliklerinden bahsetmeden önce ünlü yazarların ada hakkındaki yazılarından minik bir kesit vermek istedik. Biz ne kadar anlatsak da nafile, onlar zaten adaya olan sevdalarını çoktan tarihe yazmışlar bile. Ancak gelin biz yine de dilimiz döndüğünce bu güzide adayı biraz anlatalım ve hep beraber keşfedelim.
Bildiğiniz üzere Burgazada, Prens Adaları’nın (Büyükada, Heybeliada, Kınalıada, Burgazada, Sedef Adası, Yassıada, Sivriada, Kaşık Adası, Tavşan Adası) en büyük üçüncü adası. Eğer şehirdeyseniz Eminönü, Kadıköy ya da Bostancı’dan Burgazada’ya deniz yoluyla kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Güzel geçen vapur yolculuğunun ardından adaya indiğinizde derin bir nefes alırsınız. İstanbulluların genelde kaçış noktası olarak gördüğü adalar arasında neredeyse başı çekmesinin sebeplerinden bir tanesi de bu. Çünkü diğer adalara göre daha sakin ve sessizdir. Kışları lodosun etkisine rağmen denizi her zaman huzur vericidir. Yazları ise kendinizi koylarında yürümekten alıkoyamazsınız.
Adanın ahşap evleri, rengârenk çiçekleri, çam ağaçlarından sızan temiz havası sizi büyülemeye yeter bile. Tüm bu doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihteki yeri de oldukça kıymetlidir. Rumlara, Yahudilere ve Yunanlara ev sahipliği yapmış adada önemli cami ve kiliseler bulunuyor. Bir gün Burgazada’yı gezmeye karar verirseniz neresine gitmeniz ve neler yapmanız gerektiğini biliyor musunuz? Öyleyse hadi, Burgazada turumuz başlasın!
Hristos (İsa) Tepesi’ne Çıkın.
Bayraktepe olarak da bilinen Hristos Tepesi, adanın tek tepesidir ve denizden yüksekliği 170 metredir. Buraya ister adayı dolaşarak isterseniz de tırmanarak çıkabilirsiniz. Eğer tırmanacak olursanız vapurdan indiğinizde İtfaiye Binası’nı bulmanız gerekecek. Çünkü bu binanın bulunduğu sokaktan ilerlediğinizde tepeye çıkan yokuşu bulmuş olacaksınız. Böylece kolaylıkla tırmanışa başlayabilirsiniz. Tepe adanın kuzey kısmında olduğu için etraftaki diğer adaları da görmenizi sağlıyor. Hem İstanbul’u hem de denizi seyretmek oldukça keyifli, bizden söylemesi. Tepede bir de 19.yy’dan kalma kilise hâline çevrilmiş bir manastır var. Gitmişken onu da görmeyi unutmayın.
Aya Yani Kilisesi ve Aya Yorgi Manastırı’nı Ziyaret Edin.
Rum Ortodoks Kilisesi olan Aya Yani Kilisesi, ada iskelesine vapurla yaklaştığınızda silindir kubbesiyle hemen gözünüze çarpıyor. Bu kilise ondan önce inşa edilmiş bir başka kilisenin üstüne yapılmış. Şöyle ki; ilk kilisenin İmparator Teophilos`un karısı İmparatoriçe Theodora tarafından inşa ettirildiği, ikinci kilisenin Burgazada’nın ünlü sürgünü ve din adamı Methodius`un mahkûm edildiği hücrenin üstüne kurulduğu biliniyor. Hatta hâlâ o hücreye kilisenin merdivenlerinden inerek gidebiliyorsunuz. Yapımı 1800’lere dayanan bu tarihi yapıyı görmenizde fayda var.
Gönüllü Caddesi üzerindeki öğretmen evinin hemen çaprazında bulunan Aya Yorgi Manastırı 1728 yılında inşa edilmiş. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Beyaz Ruslar tarafından sığınak olarak kullanılmış. Daha sonra 1999 depreminde hasar gördüğü için kaderine terk edilmiş. Ancak 2005 yılında yapılan restorasyon çalışmaları sayesinde manastır hâlâ ibadete açık. Dilerseniz ziyaret saatleri içerisinde manastırı görebilirsiniz.
Sait Faik Abasıyanık Müzesi’ni Gezin.
Türk edebiyatında hikâyeciliğin öncüsü olan Abasıyanık, ömrünün son on yılını çoğunlukla Burgazada’da geçirmiş. Kışın Şişli’de yazın ise annesiyle adada kalıyormuş. Öykülerinde Adalar’ı, balıkçıları, ada hayatını ve insanlarını sıkça anlatan ünlü yazarımız Burgazada’yla özdeşleşmiş durumda. Bahsettiğimiz müze ise onun burada yaşadığı eviydi ve vasiyeti üzerine ölümünden sonra müzeye dönüştürüldü. Burgazada’da yazdığı eserlerinin bazılarını, okuduğu kitaplarını, kişisel eşyalarını müzede görmeniz mümkün. Ayrıca müzede Nazım Hikmet, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Vedat Günyol gibi yazarlarla olan mektuplaşmalarını da okuyabilirsiniz. 4 katlı müzenin girişinde Abasıyanık’ın bir heykeli bulunuyor. Müzenin giriş katında yemek ve misafir odaları, birinci katında Sait Faik’in kütüphanesi ve yatak odası, ikinci katta ise mektup odası var. Buraya kadar gelmişken yazarımızı ve evini es geçmeden müzeyi gezmenizi tavsiye ediyoruz.
Burgazada Cami’sini fotoğraflayın.
Adanın tek camisi olan Burgazada Cami, iskeleden baktığınızda harika görünüyor. İstanbul’un Fethi’nin 500.yılı anısına Mimar Burhan Ongun tarafından 1954 yılında inşa edilmiş. Sekiz cephesi bulunan cami günümüzde de ibadete açık. Tek minareli bu küçük cami eski ahşap evlerin arasından yükseliyor. Dilerseniz camiye girip iç mimarisini de görebilirsiniz. Ayrıca caminin 200 metre ilerisinde bir de Cemevi bulunuyor. Aya Yani Kilisesi ve Aya Yorgi Manastırı gibi dini yapıları görmekten hoşlanıyorsanız bu camiyi de mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Kalpazankaya Plajı’na Uğrayın.
Burası adanın en popüler plajı diyebiliriz. İskeleden yürüyerek yaklaşık yarım saatte buraya varılıyor. Sahili taşlık ve nispeten az rüzgârlı. Açık denize baktığından dolayı gün batımını seyretmek için ideal bir sahil. Ayrıca plajın içinde bulunan Kalpazankaya Restoranı da büyük rağbet görüyor. İnsanlar burada ada kültürünün olmazsa olmazı rakı-balık ikilisinin keyfini çıkarıyor. Zaman zaman düğün ve davetler için de hizmet veren restoranda siz de bir şeyler yiyebilirsiniz.
Madam Marta Koyu’nun Manzarasında Dinlenin.
Burgazada İskelesi’nden sağa doğru yürüyerek adanın arka tarafına gittiğinizde koya ulaşabilirsiniz. Burası eskiden kamp alanı olarak kullanılabiliyordu ancak şimdilerde bu yasak. Kampçıların koyu kirletmesinden şikâyetçi olan ada halkının tepkisi sebebiyle artık burada çadır kurmak mümkün değil. Zaten kamp yapmadan da koyun keyfini çıkarabilirsiniz. Sahili ve denizi taşlık olan Madam Marta Koyu’nun hemen karşısında Sivri Ada Adası ve Yassıada bulunuyor. Bu iki adanın manzarasını seyrederek gün batımını burada geçirebilirsiniz. Koyun denizi Marmara Denizi’nin geneline göre daha temiz diyebiliriz. Bu yüzden dilerseniz denize de girebilirsiniz.
Bunların dışında adada Düşler Sahili, Süt Koyu, Mimi Koyu gibi gezebileceğiniz daha birçok yer var. Eğer bir gününüzü ayırıp Burgazada’yı gezmek isterseniz tüm bu güzellikler sizi bekliyor olacak. İyi eğlenceler
Ada turunuza Büyükada ile devam etmek isterseniz, Büyükada Gezi Rehberi için buraya tıklayabilirsiniz.