Kültür Seyahat
31 Mayıs 2023Güncelleme Tarihi: 1 Haziran 2023
Ege deryasının içinde yüzen ve birbirinden kopamamış bu adalar, dünyadaki turistlerin iştahını kabartıyor. Bazıları çorak, bazıları ormanlık hatta bazıları da volkanik bir kayanın üzerine kurulmuş olup engebeli bir yüzeye sahip olsa da bu durum asla turistlerin fikrini değiştirmiyor. İnsanların bu adalar hakkında akıllarında bıraktığı en yoğun izlenim ise adaların üzerine masmavi manzarası karşısına dikilmiş bembeyaz köy evlerinin olduğu şüphesiz.
Bir AB ülkesi olan Yunanistan’a Shengen vizesi almak biraz zorlaştı malumunuz. Ancak burnumuzun dibindeki 6 adaya Shengen vizesine sahip olmadan, yalnızca kapı vizesi ile giriş yapmak mümkün.
Dokuz Köyün Masalsı İncisi: Sakız Adası
Kapı vizesinin uygulandığı adalardan biri de gönlümüzde taht kurmuş Sakız Adası, nam-ı diğer Chios. Buradan kimler geldi, kimler geçti. Apollonlar, Dedalonlar, İkaruslar ve birçok mitolojik ismin ruhu bu adanın topraklarını teneffüs etti. Bu öykülere göre İzmir’imizin ismini aldığı Kraliçe Smyrna, tanrıların öfkesini üzerine çektiği için burada sakız ağacına dönüştürüldü.
Burası batı medeniyetinin temel taşını atan Homeros’un İzmir ile birlikte doğduğu düşünülen yerlerden biri. Hatta sadece Homeros değil, Kristof Kolomb’un babasının kökenlerinde bile bu adanın izi olma ihtimali söz konusu. Zira Kolomb’un da bu adaya sakız ticareti yapmak maksadıyla defalarca uğradığı biliniyor. Çünkü dünyadaki sakız ihracatının neredeyse tamamı bu adadan yapılıyor.
Adanın eşsiz köylerine değinmeden önce biraz da merkezinden bahsetmeliyiz. Adanın merkezindeki kale bütün adadaki en popüler yapılardan biri olmasına pek de şaşırmayız. 10. yüzyılda Bizans döneminde inşa edilmiş ardından Haçlılar, Cenevizliler, Venedikliler arasında el değiştirdikten sonra Kanuni Sultan Süleyman döneminde gönderlerinde üç hilalin dalgalandığı bu kalede bizlere ait oldukça izler var. Camii, hamam ve daha birçok izimizi burada görmek mümkün. Lakin buranın bir köyleri var ki, onlardan bahsetmeden geçemeyiz. Bu köylerin en popülerinin Pyrgi olduğundan şüphemiz yok. Volissos, Mesta, Olympi ve daha fazlası Sakız Adası’nın eşsiz dünyasında buluşuyor.
Güney Ege’nin İhtişamı: Rodos Adası
Kapıdaki vizeyle bir sonraki durağımız Rodos hakkında o kadar çok harika var ki, kendisini birkaç satıra nasıl sığdıracağımız konusunda endişeliyiz. Ege’nin en heybetli kalesi, civarındaki tarihi sokaklar, köyleri ve plajlarıyla Rodos bambaşka bir rüya. Burasının Dünyanın 7 Harikası'ndan birinin barındığı bir diyar olduğunu hatırlayalım. Bu adayı ziyaret ettiğinizde her hediyelik eşya dükkanında Rodos Heykeli'ni görmeden geçmeniz mümkün değil.
Merkezdeki heybetli kale ise, ne kadar ilk başta küçük bir Hisar olarak Bizanslılar tarafından yapılsa da her zaman Rodos Şövalyeleri ile özdeşleştirilir. Çünkü onlar bu küçük hisarı alıp dev meskene çevirenlerdir. Birbirinden harika, bağlarında zeytin, portakal, üzümlerin yetiştiği köyleri ise görülmeye değerdir. Sokaklarında ise özellikle bir Avrupa esintisi görmek mümkün.
Hipokrat’ın Evi: İstanköy Adası
Antik dönemin tıp merkezindesiniz. Tıbbın babası Hipokrat burada doğdu ve mitolojide tıbbın tanrısı olan Asklepieios’un onuruna yapılan tapınaklar burada yerini aldı. Rodos Şövalyeleri buraya uğradı ve bugün şehrin merkezinde kalan kaleyi inşa ettiler. Aynı zamanda şehrin merkezindeki 12 metrelik iri bir çınar olan Hipokrat Ağacı’nın altında Hipokrat’ın öğrencilerine tıp öğrettiğine inanılır. Burayı 4 asır yöneten Osmanlı’ya ait izlerin en başında şehir merkezindeki cami yer alır. Tabi ki bir Yunan adasının olmazsa olmazları da adanın birbirinden güzel, saklı köyleridir. Kardemena, Kefalos, Tigaki, Antimachia, Mastihar, Marmari, Pyli ve dahası tutkulu ve meraklı insanları bekliyor.
Efsanevi Şairlerin İlham Kaynağı: Midilli Adası
Nesillerdir aşıkların zeytin ağaçlarının altında birbirini bulup Sappho’nun aşk şiirlerini okuduğu yerdi Midilli. Ayrıca burası diğer bahsettiğimiz Yunan adalarına nazaran daha az şehirleşmiş ve orijinalinden sapmamış bir bölge olma özelliğini sürdürüyor. Midilli’deki bozulmamış tarihi köy atmosferi bu adaya gelmek için başlıca bir sebeptir. Kesinlikle ziyaret edilmesi gereken sahil kasabalar ise Petra, Molivos, Eftalou, Plomari ve Vatera’dır. Karşısında turistik bir cazibe merkezi görmek değil de, bozulmamış eşsiz bir diyarı yaşamak isteyenlerin merkezidir Midilli.
En Güneydeki Nokta: Meis Adası
Artık Ege’nin bittiği ve Akdeniz’in başladığı yerdeyiz. Meis ya da diğer adıyla Kastellorizo, Antalya, Kaş’a yalnızca 2 kilometre uzaklıkta kalan şirin ve mütevazi bir ada. Hospitalier Şövalyeleri’nin Kızıl Şato dediği bu güzel adada hayat oldukça sakin. Bir akşamüstü vakti, rengarenk havasının altında gezilesi bir yerdir Meis. Adaya ismini veren tepedeki Kastellorizo Kalesi gidilmeye değerdir. Kale öyle güzel bir noktadadır ki buradan Antalya’yı izlemek bile mümkün. Adada bir miktar üzüm ve zeytin yetiştirilse de denizcilik dışındaki en büyük geçim kaynağı Sünger Avcılığı'dır. Buradaki en zevkli aktivitelerin başında ise turkuaz renkli sularında kaybolmak olsa gerek.
Ege’nin Saklı Hazinesi: Sisam Adası
Kuşadası’ndan kalkan feribotla kapı vizesi uygulamasıyla buraya geldiniz ve buraya gelince yapmanız gereken ilk aktiviteyi düşünüyorsunuz. O halde söyleyelim, Heraion Tapınağı'nı, Eupalinos Tüneli'ni, Pythagorion Antik Kenti'ni gezmek, kendimizi buranın serin ve ışıltılı sularına atmaktan da önce gelmeli. Çünkü buradan Homeros, Ilyada’da bahsetmiştir. Burası o kadar önemli bir bölgedir ki bilimin ve bilgeliğin adasıdır Sisam. Pisagor, Epikür ve Aristarkus burada doğmuştur. Tabi eşsiz plajları ve köylerinden bahsetmeyeceğiz, lakin harika bir doğaya sahip Sisam’dan mutlaka yürüyüş ve doğa gezileri yapmadan ayrılmayın. Eşsiz tepelerinde adalarla ikonikleşen bembeyaz evlerini gördüğünüz ve resmen hissettiğiniz manzaralar burada.