Kültür Seyahat
25 Şubat 2022Güncelleme Tarihi: 21 Haziran 2022
Gezilerinizde yerel bir mekânı keşfetmenin, lezzetli yiyecekleri tatmak ve doğal güzellikleri ziyaret etmek gibi farklı yolları olsa da size bulunduğunuz yer ile ilgili aslında en önemli bilgileri verecek şey mimari yapılardır diyebiliriz. Kültür, tarih ve toplumsal estetik algı anlamında size çok şey söylerler. Bazıları öyle farklı ve zamana öyle direnmiştir ki bizden çok çok sonra da ihtişamlarından bir şey kaybetmeyeceklerdir.
Her birinin kesinlikle kendine has bir büyüsü var ve biz de mutlaka görmeniz gerektiğini düşündüğümüz bu zamansız yapıların bir listesini oluşturduk sizler için. Şimdiden keyifli okumalar ve geziler diliyoruz!
Angkor Wat Tapınağı, Siem Reap, Kamboçya
Kamboçya’nın Angkor bölgesinde bulunan sayısız tapınaktan yalnızca biri olan Angkor Wat bölgenin en büyüğü. Tarihine dair pek fazla kayıt bulunmayan bu yapının asıl adı veya sembolik önemi tam olarak bilinmiyor. En başında Hindu tanrısı Vişnu için yapıldığı biliniyor fakat sonrasında Budist tapınağına çevriliyor. Yassı piramit şekliyle oldukça ilginç gözüken bu yapı günümüzde de hala bir hac bölgesi olarak kullanılıyor.
Aya Sofya, İstanbul, Türkiye
Gelin listeye ülkemizin ve özellikle İstanbul’un simgelerinden, efsunlu atmosferi ve görkemiyle Tarihi Yarımada’yı daha da güzelleştiren Aya Sofya ile devam edelim. 6. yüzyılda bir Hristiyan Kilisesi olarak inşa edilen bu yapıya Yüce Bilgelik Kilisesi de denmiş zamanında. Sonrasında camiye dönüştürülen yapıda iki dinin de etkilerini mimarisinde bulmak mümkün: minareler, İslami yazıtlar ve Hristiyanlığa özgü mozaikler.
Bizans mimarisinin mükemmel bir örneği diyebiliriz Aya Sofya için. Michelangelo’nun Aziz Peter Bazilikası inşa edilene kadar yapılmış en büyük kubbe rekoruna sahipmiş bir zamanlar. Aya Sofya’nın içine girdiğinizde kubbesi ve duvarlarındaki detayların güzelliğinden nefesinizin kesileceğini garanti edebiliriz!
La Sagrada Familia, Barselona, İspanya
Eşsiz Mimar Antoni Guadi’nin eseri, Katalon Modernizmi’nin en önemli örneklerindendir La Sagrada Familia. Girintili çıkıntılı dış yüzeyi, mozaikleri ve heykelleri ile göze benzersiz gözüken yapıyı yazar George Orwell korkunç bulduğunu söyleyip biraz taşlamış olsa da, hayranları oldukça fazla.1882’de yapımına başlanmış ve hala inşası devam ediyor olmasına rağmen şimdiden ikonikleşmiş yapının 2026’da biteceği öngörülüyor.
Tac Mahal, Agra, Hindistan
Şah Cihan tarafından biricik eşi Mümtaz Mahal’i ölümsüzleştirmek adına inşa edilmiştir. İlk bakışta bile müthiş mimari uyumunu fark ettiğiniz Tac Mahal, Mughal Mimarisi’nin bir örneği. Bu mimari tarza Hint, İran ve İslami tarzların bir sentezi diyebiliriz. 1983’te UNESCO Dünya Mirası olarak kabul edilen bu eşsiz yapıyı her yıl milyonlarca turist ziyaret ediyor.
Giza Piramitleri, Giza, Mısır
Dünyanın tartışmasız en ünlü yapılarından olan bu piramitler, ölümden sonra sonsuz yaşama inanan Antik Mısırlıların bize bıraktığı bir miras. Aynı zamanda Dünyanın Yedi Harikasından biri kabul ediliyor. İçlerinde bugün bile gizemler taşıdığına inanılan bu yapılar Antik Mısırlıların mimari becerilerinin kanıtı niteliğinde.
Kolezyum, Roma, İtalya
Roma’da bulunan devasa amfi tiyatrodur. Sıralı kemerleri ile Roma Mimarisinin eşsiz bir örneği ve tamı tamına 50.000 izleyici kapasiteli olan Kolezyum zamanında Gladyatör dövüşlerine de şahit olmuş.
Yasak Şehir, Beijing, Çin Halk Cumhuriyeti
Klasik Çin Mimarisi denince akla ilk gelen yapılardan Yasaklı Şehir. Oldukça simetrik 70 kadar saraydan oluşan bu şehir, 1420’lerde İmparator Chengzu başkenti Beijing’e taşımak istediği için inşa edilmiş. Sarı ve kırmızının hâkim olduğu yapıların farklı çatıları, farklı seviyelerdeki sarayları belirtiyor. Şehrin merkezinde yer alan, İmparator ve ailesini ağırlayan Yüce Uyum Sarayı ise en yüksek çatıya sahip elbette.
Parthenon, Atina, Yunanistan
Antik Yunan mimarisinin incisi, Yunan Kültürü’nden bahsedildiğinde akılda canlanan sütunlu yapının ta kendisi! Hem bilgelik ve savaş stratejisi tanrıçası olan Athena’ya (şehre adını da vermiştir) tapınmak hem de Atina şehrinin ihtişamını göstermek için inşa edilmiştir.
Batı kültürünü de büyük ölçüde etkilemiş bu önemli yapı sizi bambaşka zamanlara taşıyacak.
Beyaz Saray, Washington D.C., Amerika Birleşik Devletleri
Amerika Birleşik Devletleri’nin en ünlü simgelerinden olan Beyaz Saray, Başkanlar için hem bir ev hem de bir çalışma alanı olarak görev yapıyor. Demokrasi simgesi bina eskiden Başkan’ın Sarayı olarak bilinse de monarşiyi akla getirmesi sebebiyle sonralarda isim değiştirmiş. Yıllar içinde birçok farklı eklemelerin yapıldığı bina son görünümüne Kennedy döneminde (1960’lar) kavuşuyor. 130’dan fazla odası bulunan Beyaz Saray’ın bir kısmı halkın ziyaretine açık.
Aziz Vasil Katedrali, Moskova, Rusya
Moskova’nın rengarenk simgesi, şehrin bir diğer simgesi olan Kızıl Meydan’da konuşlanıyor. 16. Yüzyılda Ortodoks Kilisesi tarafından inşa edilen Katedral; 9 renkli kubbe, 2 kule, 10 tane de ibadet odasından oluşuyor. Tarihçiler başta yapının tamamen beyaz bir bina ve altın kubbelerden oluştuğunu söylüyor daha sonra 17. Yüzyılda, Vahiy Kitabı’ndan etkilenilerek bugünkü ikonik renklerine kavuşmuş.
Chrysler Binası, New York Şehri, A.B.D.
New York denince akla gelen klasik gökdelenler arasında biri var ki onlara hem benziyor hem çok eşsiz. Yapılırken en uzun bina olması amaçlanıyordu ta ki kendisinden hemen sonra inşa edilen Empire State binasına kadar. Dönemin Chrysler arabalarının özelliklerinin binaya taşınması onu farklı kılan etmenlerden biri. Şehri izleyen devasa Amerikan Kartalları heykellerinin yapıya dahil edilmesiyle daha da farklılaşıyor. Bina aynı zamanda Spider-Man, Godzilla, Armageddon gibi önemli Hollywood filmlerinde de yer edinmiş.