Amerika'nın Köklerine Doğru: Peru Gezisi

Yüksek rakımlı yerleşim yerleri, bulutların arasına sıvışmış dağ tepeleri, uçsuz bucaksız tepelik ve engebeli yemyeşil bir diyar ve beraberinde bıraktığı hikâyeler. Rakımından ötürü havasının rutubetini içerisine çekerek yetişen ve bütün dünyaya pazarlanan kahveleri, muzları, avokadoları ve narenciyeleriyle dünya markalarından biri haline gelmiş bir yerdeyiz. Elbette Peru’dayız. 

Peru denilince aklımıza ilk olarak Machu Picchu geliyor. Gizeminin çözülmesinin de pek de mümkün olmayacağı bu özel mekân için de anlatacaklarımız var elbet. Ama Peru çeşitliliğiyle, eşsiz doğasıyla ve tarihiyle başlı başına ölmeden önce görülmesi gereken bir destinasyon şüphesiz. Gelin bu yazımızda Peru’ya ışınlanalım. İyi okumalar dileriz. 

And Dağları’nın Mirası

And Dağları’nın sert çocukları milattan önce 4000’li yıllarda bu coğrafyada yerleşik hayata başlayıp tarım toplumu olmuşlardı. Kendi içlerinde bizlerin bile bilmediği birçok medeniyeti bu dağların üzerine serpiştirseler de, en büyük medeniyetleri şüphesiz ki 1200’lü yıllarda kurulan İnka İmparatorluğu’ydu. Güney Amerika topraklarının batı kısmını komple kapsayacak kadar büyük bu imparatorluğun başkenti de bugünün Peru’sunun en özel şehirlerinden biri olan Cusco’ydu. Cusco vadisinde kurdukları düzen onları bu bilinmez kıtada güç sahibi yapacaktı. Ta ki 1532 yılına kadar. 

Başka bir dünyadan, keşfettikleri yeni dünyaya gelen kişiler, bu imparatorluğu kanla, demirle ve çiçek hastalığıyla And Dağları’nın çocuklarının üzerine yıkacaktı. Burayı istila eden İspanyol konkistador Francisco Pizzaro’nun yalnızca 180 askeri vardı. Bunlardan bazıları atlı ve hatta çoğu da demir zırhlar ve silahlar donanmış askerlerdi. Karşısındaki İnkalar ise on binlerceydi. Fakat İnkalar demiri işlemeye henüz başlamış bir toplum olmadığı için Demir Çağı’na bile geçmemişti. Coğrafyalarında at yoktu. Yüzyıllardır izole yaşadıkları için bünyeleri salgın hastalığı da ne bilirdi ne de tanırdı. On binlerce İnkalıya karşı 180 İspanyol Şövalyesi’nin gücü daha ağır basacaktı. Milyonlarca İnkalı adını sanını bilmediği, hayal edemediği ve hatta tanrının kendilerine gönderdiği sandığı eski dünyalıların farkında olmadan yaydığı mikropların kurbanı oldu. Tarihteki en büyük yok oluşlarından bir tanesi olan bu salgın hastalıktan Machu Picchu da nasibini alacaktı. 

Dağların tepesine kusursuz bir mühendislik tekniğiyle kurulmuş Machu Picchu, bulunduğu mevkiden ötürü İspanyol yağmacılar tarafından yüzyıllar boyunca fark edilmeyecekti. Burası neden kuruldu, burası nasıl buraya kurulabildi, burası halen nasıl bu kadar sağlam ve kusursuz gibi sorular bütün bilim insanlarını şaşırtmaya yetiyor.

Peru’nun Büyülü Dünyası

Peru mistik tarihi ve benzersiz doğasıyla sırtına çantasını geçirip evinden dışarı çıkan maceraperestlere harika bir destinasyon olduğu su götürmez bir gerçek. Ama her yerde olduğu gibi Peru’ya da seyahat etmeden önce dikkat edilmesi gereken hususlar var elbet. Çok fazla ülkede olduğu gibi Peru'da da İngilizce bilme oranı çok yüksek değil. Özellikle toplu taşıma kullanımında, yerel esnaftan yapılacak bir alışverişte sorulacak fiyatlar için bile İspanyolcaya ihtiyaç duyulabilir. Ayrıca taksilerde taksimetreler bulunmadığı için baştan pazarlık yaparak taksiciler ile anlaşmak durumundasınız. 

Buradaki hava o kadar değişken ki, ülkenin güneyini oluşturan Atacama Çölü’nde hava kupkuru ve kurakken, başkent Lima’da ise tropikal ve yağışlı bir iklim mevcut. Yanınızda çeşit çeşit kıyafetler getirmenizde fayda olacaktır. 

Güney Amerika ülkelerine seyahat ederken yaşanılabilecek olası bir hırsızlık durumu herkesin dilinde. Ama Peru, diğer Güney Amerika ülkelerine nazaran turiste bu konuda biraz daha güven veriyor. Elbette hırsızlık olayları yaşanmıyor değil, ama bu oran diğer Güney Amerika ülkelerine nazaran daha aşağıda seviyede. Turistlerin gitmese de pek bir şey kaybetmeyeceği birkaç şehir var ve bu suç oranı yüksek şehirler dışında özellikle de Cusco, Tacna gibi şehirler turistin güvenini daha çok kazanıyor. 

Söylemeden geçemeyeceğimiz bir diğer şey ise, yanınızda mutlaka Peru’nun para birimi olan Peru Sol’ünden nakit bulundurmanız. Bilhassa Afrika, Güney Amerika ve Asya ülkelerine gerçekleştirdiğiniz ziyaretlerde yanınızda bulunduğunuz ülkenin para biriminden nakit bulundurmak hayat kurtarır. 

Şehirlerin Kalbi

Bu renkli coğrafyada yapılacak o kadar çok aktivite var ki. Atacama Çölü’nde safari yapmak mı dersiniz, yağmur ormanlarında dur durak bilmeden yürümek mi dersiniz, her gece aktif gece hayatıyla stres atmak mı dersiniz, burada ne ararsanız var. 

İçerisinde barındırdığı envai çeşit meyveler ve sebzeler bile yemek düşkünleri için vazgeçilmez bir destinasyondur. Zira mutfak olarak ise tartışmasız Güney Amerika’nın en lezzetli ve yerleşmiş mutfağı da burada. Cusco’daki pazarlarda hayatınızda daha önce görmediğiniz, ismini bile bilmediğiniz binbir çeşit meyve ve sebze sizleri bekliyor. 

Özellikle doğa yürüyüşü için üç şehir bizlere vadedilenlerin fazlasını sunuyor. Bunlar Cusco, Arequipa ve Huaraz. Bu üç şehrin eşsiz ve yükseltili doğasının birbirine bağlanarak oluşturulduğu Santa Cruz Rotası, Peru’nun en popüler aktivitesi. Hepimizin gördüğü Paramount Pictures’ın logosundaki bulutları delen dağın sanki aynısı, el uzatırcasına yakın. Deniz derseniz o da mevcut. Peru sahillerinde yapılabilecek rüzgâr sörfü, Alaçatı’daki kadar olmasa da bir hayli keyifli.