Kültür Seyahat
10 Ocak 2022Güncelleme Tarihi: 12 Ağustos 2022
Üç büyük imparatorluğa ev sahipliği yapan, köklü tarihi ve güzellikleriyle insanı büyüleyen İstanbul, şüphesiz dünyanın eşsiz kentlerinden bir tanesi. 3 bin yıl öncesine uzanan kent tarihi ile yüzyıllar boyu farklı kültürlerin ve değerlerin izlerini taşıyan şehir, Osmanlı Dönemi’nden kalma onlarca muhteşem yapıya ev sahipliği yapıyor. Hepsi birbirinden ihtişamlı, birbirinden kıymetli bu yapıları bilmekte fayda var. İster İstanbul’da yaşayan biri olun isterseniz de bir turist olun, bu kıymetli yapıları mutlaka görmelisiniz. Eğer tarihe ve mimariye meraklı birisiyseniz bu gezi sizin için çok keyifli olacaktır. İşte biz de sizler için mutlaka görmeniz gereken Osmanlı Dönemi’nden kalma tarihi yapıları derledik. İşte karşınızda Osmanlı’dan günümüze kalan tarihi yapılar.
Sultanahmet Camii
Osmanlı Dönemi’nden kalma en görkemli yapılardan biri olan Sultanahmet Camii, 1609-1617 yılları arasında Padişah I. Ahmed tarafından yaptırılmıştır. Yapımında Mimar Sinan’ın öğrencisi Sedefkâr Mehmet Ağa’nın görev aldığı, mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezenen camii, kubbelerindeki mavi ağırlıklı işlemeleri nedeniyle dünyada “Blue Mosque” olarak tanınıyor. İnşa edildiği dönemde Osmanlı topraklarındaki en büyük ve ilk altı minareli cami olma özelliğini taşıyan Sultanahmet Camii, beş ana kubbeden, altı minareden ve sekiz ikincil kubbeden oluşuyor. İçerisinde 20 binden fazla el yapımı İznik çinisi barındıran yapı, Osmanlı mimarisinin doruk noktası olarak gösteriliyor. Caminin hâlâ ibadete açık olması da insanı etkileyen bir başka özelliği. İster ibadet etmek için isterseniz de yalnızca camiyi görmek için gidin, burada bulunmak size çok iyi hissettirecek. Muhteşem mimarisini hafızanıza kazıdığınız gibi fotoğrafını çekerek ölümsüzleştirebilirsiniz de.
Dolmabahçe Sarayı
Boğaz’ın en dikkat çekici yapılarından biri olan Dolmabahçe Sarayı, Sultan Abdülmecid tarafından 1839 yılında inşa edildi. Saray birbirinden güzel süslemeleri, benzersiz tabloları ve harika eserleriyle göz alıyor. 1927-1938 yılları arasında Atatürk tarafından da kullanılan saray, Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de hayata gözlerini kapadığı yatağının da yer alması nedeni ile her yıl ölüm yıldönümünde ziyaretçi akınına uğruyor. Harika boğaz manzarası ve göz alıcı mimari yapısıyla Osmanlı Dönemi’nin en ihtişamlı yapıları arasında yer alıyor. Ata’mızın odasındaki eşyalarını da görebileceğiniz saraya mutlaka gitmelisiniz.
Beylerbeyi Sarayı
Üsküdar’ın Beylerbeyi semtinde yer alan, 1861-1865 yıllarında Balyan Ailesi tarafından tasarlanan Beylerbeyi Sarayı, Boğaz’da harika bir konumda yer alıyor. Ahşap oymacılığı, altın nakış işçiliği gibi süslemeleriyle etkileyici bir yapıya sahip olan Beylerbeyi Sarayı şüphesiz İstanbul’un en gösterişli yapılarından ve Osmanlı Dönemi’nin ihtişamlı yıllarına tanıklık etmek için en önemli yerlerinden birisi.
Rumeli Hisarı
İstanbul’un fethinden önce Boğaz’ın kuzeyinden gelebilecek saldırıları önlemek amacıyla Fatih Sultan Mehmet’in emriyle 1452 yılında inşa edilen Rumeli Hisarı, İstanbul’un Osmanlı Dönemi’nden kalan en dikkat çekici yapılarından birisi. Tam karşısında, Anadolu yakası kıyısında kardeşi Anadolu Hisarı bulunuyor. İstanbul’un Fethi’ne giden sürecin en önemli aşamalarından biri olan Rumeli Hisarı, günümüze kadar bozulmamış halde ve günümüzde kimi zaman müze, kimi zaman açık hava tiyatrosu olarak kullanılıyor. Hisarı ziyarete gelmişken eşsiz boğaz manzarasıyla birlikte Rumeli Hisarı içerisindeki güzel bir mekânda kahvenizi içmeyi ihmal etmeyin.
Süleymaniye Camii
Osmanlı mimarisinin en önemli örneklerinden Süleymaniye Camii, Kanuni Sultan Süleyman adına 1557 yılında önemli Osmanlı baş mimarı Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. Mimar Sinan’ın “Ustalık eserim” olarak adlandırdığı Süleymaniye Camii, hem dışarıdan hem içeriden her noktasıyla büyüleyici bir güzelliğe sahip. İçerisinde medreseler, kütüphane, hastane, hamam, imaret gibi yapılardan oluşan cami, içindeki çiniler ve elmas süslemeleriyle göz dolduruyor.