Yeme İçme
5 Aralık 2022Güncelleme Tarihi: 2 Ağustos 2023
İstanbul başkent olmasa da pek çok alanda adeta ülkenin kalbi. Sokakları buram buram tarih kokan bu kent yeme içme konusunda da oldukça zengin. Özellikle de hayatın tatsızlıklarına tat katacak meşhur mekanları ile.
Saray Muhallebicisi
Özlemle bahsedilen yıllarda, şık giyimli İstanbullu hanımefendi ve beyefendilerinin buluşmalarını düzenledikleri muhallebicileri bilmeyen yoktur. Şimdilerin kafe kültürünün aksine o yıllarda eski İstanbul’u İstanbul yapan muhallebicileri varmış… Sohbetlere tat katan muhallebicilerin tarihi ise Saray Muhallebicisi’ne dayanıyor. 85 yıllık bu hikaye zamanla bir kültüre dönüştü ve bugün de bal-kaymak, sıcacık börek çeşitleri ve taze çay gibi çeşitleri ile misafirlerin ağırlamaya devam ediyor.
Dilek Pastanesi
Alışkanlıklarına bağlı yaşayanların vazgeçemediği mekanların başında gelen Dilek Pastanesi, aslını bozmadan geleneklerini ve kalitesini devam ettiren nadide mekanlardan. Baklava çeşitleri, sütlü tatlıları, çörekleri ve leziz su böreği ile zengin bir ürün yelpazesine sahip olan Dilek Pastanesi’nin bizce en güzel tarafı, sohbet ederken karşınızdakini duyamadığınız mekanlara inat, sıcak içeceğinizi yudumlarken keyifle fonda çalan La Vie En Rose veya Besame Mucho gibi klasikleri dinleyebiliyor olmanız. Yolculuğuna İstanbul’un merkezi olan Fatih semtinde, 1957 senesinde başlayan Dilek Pastanesi’nin bugün birçok semtte şubesi yer alıyor.
Fatih Sarmacısı
Fatih’e gitmişken oradan uzaklaşmadan tarihi sarmacıdan bahsetmeliyiz. Fatih’in Fevzipaşa Caddesi’nde yer alan küçük dükkan sade bir mekan olmasına karşın tarihi geçmişi oldukça görkemli. Sarayda tatlı ustası olarak çalışan İbrahim Bey tarafından açılan dükkanın en meşhur tatlısı, Fatih Sultan Mehmet’in de en sevdiği tatlı olan sarmaları. Rulo şeklinde hazırlanan ve içine kayısı marmeladı sürülen bu şerbetli tatlı, bakalım sizi de bu kadar etkisi altına alacak mı?
İnci Pastanesi
Arnavut kökenli Lucaz Zigoridis, yine Balkan topraklarından İstanbul’a göç eden ve bir süre burada çeşitli pastanelerde çalıştıktan sonra kendi markası ile yoluna devam eden bir isim. Zigoridis, herkesten farklı bir lezzet sunmak ister ve çeşitli denemelerin sonucunda, lezzetli krema ile dolu topların üzerine çikolata sosunun dökülmesi sonucu, bugün hepimizin çok iyi bildiği profiterol yaratılmış olur. Tabi bu leziz tatlı tıpkı bugün olduğu gibi o dönemde de bir hayli sevilir ve İnci Pastanesi kısa zamanda ününe ün katar. Bugün ne yazık ki eski yerinde değil ama yine Beyoğlu’nda ve hala “profiterolün en iyi adresi” olarak biliniyor.
Baltepe Pastanesi
1930 yılında Osman Bekiroğlu tatlı ve dondurma üretip satmak amacıyla yola çıkar. İsmini Makedonya’da üzüm bağlarının bulunduğu Baltepe’den alan dükkan, tam 25 sene sonra Balkanlar’ı terk ederek İstanbul’a gelir. Fatih semtinin meşhur tatlıcılarından biri olan Baltepe Pastanesi bugün hala doğal ve organik üretimi esas alıyor ve Balkan lezzetlerine sadık kalmaya özen gösteriyor. Özellikle dondurması ve trileçesi bir hayli ünlü.
Tarihi Sarıyer Muhallebicisi
Balkan Savaşları sırasında Arnavutluk’tan Sarıyer’e göç eden Hacı Şakir Göçmen ile başlamış bu muhallebicinin hikayesi. 1928’den bu yana üç kuşaktır hizmet veren Sarıyer Muhallebicisi’nin bu başarısının altında çok emek ve çok özveri olduğunu tahmin etmek güç değil. Hacı Şakir Göçmen, tatlılarında kullanacağı sütü en doğal, en taze haliyle temin edebilmek için Zekeriyaköy’de bir çiftlik kurmuş örneğin. Tarihi Sarıyer Muhallebicisi’nin tatlılarının bu kadar efsane olmasının ardında bu mu yatıyor dersiniz?
Cemilzade
Yurt dışında Türkiye dendiğinde ilk akla gelen şeylerden biri lokumdur. Lokumuyla meşhur bir kültürün en önemli mozaiklerinden birini oluşturan Cemilzade’den bahsetmeden olmaz… Udi Cemil Bey’in babasının erken ölümünün ardından bir şekerci ustasından aldığı el ile bugüne kadar taşınan bir hikayenin adı Cemilzade. 1883 senesinde kurulan dükkan ezme ve lokumları ile kısa sürede ün salmıştır. 135 senedir tarifleri değişmeyen ezme ve lokumları ile bugün İstanbul’daki şubelerinde hizmet vermeye devam ediyorlar.
Beyaz Fırın
Kozma Stoyanof tarafından 1800’lü yıllarda açılan Beyaz Fırın beş kuşaktır adını koruyor. 1836 senesinde Kosma’nın Poğaça Simit Fırını olarak Balat’ta açılan yer yıllara meydan okuyarak bugüne Beyaz Fırın olarak gelmeyi başarmış. İstanbul’un farklı semtlerine zaman içinde taşınsa da ayakta kalabilen Beyaz Fırın pasta ve çikolataları ile bugün fazlasıyla meşhur. Söz, nişan, doğum günü ve düğün gibi merasimler için özel pastalar da hazırlayan Beyaz Fırın’ın enfes pastalarını mutlaka denemelisiniz.
Ali Muhiddin Hacı Bekir
Asırlara meydan okuyan tasviri ile anılan tatlıların sahibi Ali Muhiddin Bey… 1777 yılında Fatih’e bağlı Bahçekapı’da açtığı dükkanda şeker üretimine başladı. Onun başarısını tarif için ise zanaatı sanata dönüştüren adam dendi. Ürünlerini bal ve pekmez tatlandırıcıları kullanarak imal eden Hacı Bekir zamanla gül, sakız, tarçın gibi esansları havanda döverek elde ettikten sonra kullanmaya başladı. Bu şekilde birbirinden farklı akide şekerleri meydana çıktı. Öncelerde üretim için un kullanan Ali Muhiddin nişastanın bulunması ile formüllerine nişasta katmaya başladı. Yenilikleri takip ederek özgün tariflerine uyguladıkça bugüne kadar gelen meşhur lokum ve şekerlemeleri bizlere miras olarak kaldı.
Meşhur Bebek Badem Ezmesi
Bebek semtinde yer alan ezmecinin doğuşu bir aşk hikayesine dayanıyor. Mudanyalı bir şeker ustasının oğlu olan Mehmet Halil Bey eğitim için İstanbul’a geldiğinde Anastasia’ya aşık olur. Anastasia’nın babasının bu evliliğe müsaade etmesi için koşulu ise İstanbul’da ikamet etmeleridir. Mehmet Halil Bey bunun üzerine Bebek’te ufak bir dükkan kiralar ve baba mesleğini burada icra etmeye başlar. O zamanlar Madam’ın Badem Ezmeleri adı ile ünlenen dükkan, bugün sadece bu badem ezmelerinden yemek isteyen çok sayıda insanı Bebek semtine çeken bir hayli ünlü bir tatlıcı haline gelir.
J’adore Chocolatier
Kendinizi Fransa’nın ara sokaklarında, küçük ve butik bir çikolatacıda hissedeceğiniz bir yer burası. Asmalımescit’teki J’adore Chocolatier, ilk bakışta bir tavan arası izlenimi veren, nostaljik esintilerin yoğun olarak kullanıldığı bir çikolatacı. Sarı ışıklar yayan duvar aplikleri, küçük yuvarlak masaları ve hoparlörlerden yayılan Edith Piaf’ın tatlı sesi, kanınızın bir anda bu mekana kaynamasına neden oluyor. En meşhur tatlısı ise Oh La La Beatrica. Krema ve çileklerle süslenmiş çikolatalı kek, zaman zaman dükkanın önünde uzun kuyruklara neden olsa da, çikolata aşkı için bunca zahmete değiyor.
***İstanbul'dan sonra sıra geldi İzmir'in en güzel pastanelerini tanımaya. Birbirinden özgün tatlara imza atan bu mekanlar, İzmirlilerin en sevdikleri buluşma noktaları arasında.***