Kültür Seyahat
29 Eylül 2023Güncelleme Tarihi: 4 Ekim 2023
İstanbul'un kuzeyinde bir inci olan Beykoz, tarihi ve doğal güzellikleriyle büyüleyici bir destinasyon olarak karşımıza çıkıyor. Bu büyüleyici ilçeyi keşfetmek isteyenler için mükemmel bir fırsat bizleri bekliyor. Beykoz, boğazın muhteşem manzaraları, yeşil tepeleri ve tarihi eserleriyle adeta bir açık hava müzesini andırıyor. Anadolu Hisarı’ndan Küçüksu Kasrı’na, Mecidiye Kasrı’ndan Fatih Korusu’na kadar bitmek bilmeyen güzelliklerin durağı Beykoz hepimizi heyecanlandırıyor. Ayrıca bu zarif ilçenin sakin sokaklarını ve doğasını deneyimleme şansı da bizler için doğuyor desek yalan olmaz. Ayrıca Beykoz'un eşsiz lezzetlerini deneyebileceğiniz yerel restoranlar Beykoz'un tadını çıkarmanız için mükemmel birer nokta. Bu sefer İstanbul'un bu gizli cennetini keşfetmek ve unutulmaz anılar biriktirmek isteyen herkes için harika bir seçenek.
Küçüksu Kasrı
18. yüzyılın ortasına gidelim. 1751 yılında görkemli bir törenle açılan ve padişahların dinlenmesi için bir yazlık saray olarak inşa edilen Küçüksu Kasrı, zaman içinde restorasyon çalışmalarından geçerek günümüzdeki haline ulaşmıştır. Bu eşsiz yapı şu anki haliyle bodrum katı dahil olmak üzere 3 katlıdır. Deniz tarafındaki cephesi, kabartmalar ve farklı batı tarzlarında süslemelerle bezeli olup bahçesinde ise Beykoz’un yeşil doğasının berrak sularını bizlere kavuşturan bir havuz bulunmaktadır. Oda ve salonlar nadir sanat eserleri ile döşenmiştir. Cumhuriyet Dönemi'nde bir dönem devlet konukevi olarak kullanılan Küçüksu Kasrı, günümüzde ise müze ve saray fonksiyonlarına sahiptir. Yetişkinlerin 15, öğrencilerin ise 5 Türk Lirası ödemesi karşılığında Küçüksu Kasrı’nın tamamını gezmek mümkün.
Anadolu Hisarı
İşte Beykoz’un en meşhuru karşımızda. Göksu deresiyle boğazın kavuştuğu alana dikilmiş bir ulu diyar burası. Tabii ki de Anadolu Hisarı’ndan bahsediyoruz. Bildiğiniz üzere İstanbul, tarihte Fatih Sultan Mehmed'in 1453 yılında gerçekleştirdiği fethe kadar iki ayrı dönemde kuşatılmıştır. İlk kuşatma, Yıldırım Bayezid tarafından 1391 yılında başlatılmış ancak Macarlar ile yapılan savaşlar nedeniyle ertelenmiştir. Daha sonra, 1395 yılında Yıldırım Bayezid İstanbul'u yeniden kuşatmış ve bu kuşatmanın bir parçası olarak bölgede bir kale inşa ettirmiştir. O kale işte Anadolu Hisarı. Hisarın iskelesinin çevresi ve etrafında bulunan çay bahçeleri, kafeler ve restoranlar Anadolu Kasrı’nın deneyimine keyif katıyor şüphesiz. Beykoz’a renk katan bu eşsiz ve mühim yapıyı pazartesi günleri hariç haftanın 6 günü, 09:00 ile 19:00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.
Mecidiye Kasrı
Beykoz’un bir diğer harikası olan etkileyici bir noktadayız. Beykoz’un simge yapılarından olan, Beykoz Kasrı olarak da bilinen büyüleyici Mecidiye Kasrı karşımızda. Padişah Abdülmecid döneminde yapıldığı için Mecidiye Kasrı olarak bilinen bu yapı, 1845 yılında Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır. Her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilen bu etkileyici yapı, Hünkâr İskelesi’nin hemen aşağısına konumlanıyor. Osmanlı döneminde yabancı devlet adamlarının kabul edildiği Mecidiye Kasrı’nın 19. yüzyıl dönem mobilyaları ve antikalarla süslü iç mekanlarında tarihte bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Anadolu Hisarı’nda olduğu gibi haftanın pazartesi hariç her günü 09:00 ile 17:00 saatleri arasında bu büyüleyici yapıyı ziyaret etmek mümkün.
Beykoz Korusu
İstanbul'un en büyük doğal güzelliklerinden biri olan ve 27 hektardan daha geniş bir yeşil alanı kaplayan Beykoz Korusu, bölge sakinleri ve turistler tarafından yoğun ilgi gören bir nokta şüphesiz. Bütün Beykoz ve hatta Anadolu Yakası’nın akciğerlerini oluşturan koruyu, çınar, meşe ve akasya ağaçları süslüyor. İstanbul Boğazı'nın muhteşem manzarasını sunan seyir terasları, uzun yürüyüş yolları ve renkli lalelerle bezenmiş çiçek bahçeleri ise burayı güzelleştiren diğer detaylar. Beykoz Korusu, asırlık çınar ağaçlarının gölgesinde yer alan kır bahçelerinde de keyifli bir mola verme fırsatı sunuyor. Hafta sonu piknikleri ise Beykoz Korusu’nun vazgeçilmez aktivitelerinden biri.
Göksu Deresi
Göksu Deresi, Ağva Deresi olarak da bilinir ve Anadolu Yakası'ndan İstanbul Boğazı'na akan en büyük akarsulardan biridir. Bu güzel dere, Beykoz'da düzenlenen günübirlik turların en çok tercih edilen rotalarından biridir. Yaz aylarında Göksu Deresi'nde sandallarla unutulmaz gezilere çıkabilir, dere kıyısındaki lezzetli balıkçı restoranlarında mevsimlik balıkları ve yöresel mezeleri deneyebilirsiniz. Ayrıca, kış aylarında bu muhteşem bölgede büyüleyici kar manzaralarının tadını çıkarabilirsiniz. Dere boyunca sıralanan canlı renklere sahip balıkçı sandalları ve gezi tekneleri arasında muhteşem fotoğraflar çekme şansınız da var.
Çubuklu Korusu
Beykoz’un bir diğer korusu olup muhteşem doğasını bizlere sunan Çubuklu Korusu ise Beykoz’un eşsiz doğasını simgeleyen bir başka harika. 17 hektarlık geniş yeşil alanı sarmalayan ve Hidiv Kasrı'na ev sahipliği yapan Çubuklu Korusu’nun bir diğer adı da Hidiv Kasrı Korusu. Doğa tutkunları için mutlaka görülmesi gereken bir yer olan koru, çiçek bahçeleri ve onlarca farklı ağaç türünün arasında uzanan yürüyüş parkurları ile Beykoz’daki hafta sonlarının bir favorisi haline geliyor. Hala büyüleyici tarihi yapılara ve büyüleyici doğal güzelliğe sahip olan bu koru binlerce insanı cezbetmekte. Özellikle sonbahar aylarında, sararmış yapraklarla süslenmiş ağaçların eşsiz manzaralarına tanık olmak mümkün.