Kültür Seyahat
29 Eylül 2023Güncelleme Tarihi: 4 Ekim 2023
Bugün çok özel bir yerdeyiz. Kuzey Ege’nin göz kamaştırıcı antik kalıntıları, kent merkezi ve muhteşem doğal güzellikleriyle burada herkesi etkiliyor. Burası neresi diye soracak olursanız cevabımız elbette ki Bergama.
Pergamon Antik Kenti, Athena ve Asklepion Tapınakları, Hacı Hekim Hamamı, Kızıl Avlu ve Bergama Ulu Camii gibi etkileyici yerlere ev sahipliği yapan bu benzersiz kent, ayrıca eşsiz lezzetleri de bünyesinde barındırıyor. Meşhur Bergama Tulum Peyniri, bütün Kuzey Ege’nin sofralarını süslüyor.
Eskilerin Pergamon’u, şimdinin Bergama’sı elbette sadece bunlarla da sınırlı değil. Çünkü burası doğa severler için de bir cennet. Kaz Dağları'nın sakinlik dolu eteklerine yakın konumu doğa yürüyüşleri ve açık hava etkinlikleri için muhteşem bir olanak.
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük hekimlerinden olan Romalı Galenos, buradaki Asklepion’da yetişti. Geyikli Dağ’a yerleşmiş Asklepion 9 asır boyunca halka şifa dağıttı. Bu denli ulu ve bereketli bir yerleşimi anlatmaya elbette sayfalar yetmeyecek ama biz elimizden geldiğince sizler için muhteşem Bergama’yı mümkün olduğunca akılda kalıcı anlatacağız. Burada daha fazla vakit kaybetmeden buyrun içeriğimize geçelim. İyi okumalar dileriz.
Tarihi, Zarif, Sessiz
Bergama'nın tarihi kent merkezi, sadece taş sokaklarıyla değil aynı zamanda derin bir geçmişi ve büyüleyici bir atmosferi ile herkesi büyülüyor. Bu muhteşem kasaba, daracık sokaklarında dolaşırken sizi geçmişe götürecek ve Osmanlı ile Roma döneminin izlerini her adımda hissedeceksiniz. Yığma Tepe ile Maltepe höyükleri, Viran Kapı Harabesi ve Harap Cami sizleri tarihi yolculuğa çıkaracak.
Eski Kozak caddesindeki Bergama Ulu Camii Bergama’nın en bilindik sembollerinden biri. 14. yüzyılın sonlarında inşa edilen bu kültür hazinesinin karşısında bir başkası daha var. Yaptıranın Yıldırım Bayezid olduğu düşünülen Tabaklar Hamamı ise Bergama’nın en nadide hazinelerinden biri.
Taş evler, rengarenk çiçeklerle süslenmiş pencereler ve tarihi dokusuyla Bergama'nın merkezi adeta bir açık hava müzesi gibi. Burada dolaşırken, yerel esnafla sohbet edebilir, geleneksel lezzetleri tadabilir ve antik kalıntıların arasında kaybolabilirsiniz. Bergama'nın kent merkezi, sıcakkanlı insanları ve benzersiz atmosferiyle unutulmaz bir deneyim sunuyor. Buraya adım attığınızda, kendinizi bir zamanlar bu taş sokaklarda yaşamış insanların ayak izlerini takip ederken bulacaksınız.
Antik Zenginliklerin Keşfi
Asklepion’un doğasına ve insanlarına aşıladığı şifanın büyüsüyle bir harika haline gelmiş Pergamon’un kalbindeyiz. Zamanının en güçlü hükümdarı olan Roma İmparatoru Hadrian’ın emriyle yeniden yaptırılan Asklepion’un izi halen ziyaretçilerini büyülüyor. Aslında milattan önce 4. yüzyılda yaptırılan Asklepion, antik dünyada Pergamon'u Pergamon yapan bir numaralı unsurdu. Bu alana giriş, Via Tecta isimli, neredeyse 1 km uzunluğundaki sütunlarla donatılmış bir yol ile sağlanmaktaydı. Yolun bitiminde çoğu antik kentte olduğu gibi bir anıtsal giriş bizleri karşılıyor.
Girişin sağına konumlanmış bir kütüphane bulunurken, solunda da tanrıların babası Zeus’un Asklepios’a adadığı meşhur Asklepion tapınağımız bulunuyor. Anıtsal girişten sonra ise büyük şölen avlusu geliyor. Ardından gelen 3500 kişilik dev tiyatrosu Pergamon’un ihtişamına ihtişam katıyor. Döneminin en büyük tıp merkezi olan Asklepion’da uygulanan tedavi yöntemleri ile alakalı bilgiler dahi bugünlere ulaşmıştır. Dönemin söylev ustası Aristedes, Bergama’nın nimetlerinden faydalanarak burada tedavi olmuş ve buradaki deneyimlerini anlatmış. Uyku odalarındaki hastalara su sesi dinletilerek, çamur kürü, şifalı su, hacamat, açlık tokluk kürleri, terapi ve müzik dinletisi gibi bir çok yöntemle Pergamon’un büyüsü enjekte ediliyordu.
Burada Gladyatörlerin bakımıyla ilgilenmiş büyük tıpçı Galenos ise Pergamon’da yetişmiş diğer dehalardan biriydi. Kısacası Bergama'nın antik kenti, sadece bir arkeolojik alan değil, aynı zamanda insanlığın kültürel mirasının yaşatan bir kanıtıdır şüphesiz.
Pergamon Antik Kenti ilginizi çektiyse, harika fotoğraflar ve bilgiler içeren Yedi Adımda Pergamon (Bergama) Antik Kenti Akropolü yazımıza da mutlaka göz atmanızı öneririz.
Bergama'nın Sürprizleri
Biraz da Bergama’nın leziz sürprizlerinden bahsedelim. Bol oksijenli Kaz Dağları’nın eteklerinde yer alan yörelerden elde edilen inek, keçi ve koyun sütünün karışımından yapılan Bergama’nın tulum peyniri buradaki her kahvaltı sofrasına renk ve doğallık katıyor. Birinci sınıf doğal şirden mayası ile hazırlanan bu peynir, olgunlaştıktan 6 ay sonra satışa sunuluyor. Bergama’nın eşsiz tulum peyniri haricinde yıllardır Bergama’yı güzelleştirmiş ve güzelleştirmeye devam eden lokantalardan da biraz bahsetmeliyiz. Aralarındaki en meşhuru ise ahalinin Eşref Amca olarak bildiği 75 yıldır çalıştığı Yenigün Kahvaltı Salonu. Kendisi 90 yaşını aşmış olmasına rağmen dükkanın her ihtiyacıyla kendisi bizzat ilgileniyor, ürünleri birer birer kendisi seçiyor. Bal, kaymak ve süt bu geçmişin altın üçlüsü. Kaz Dağları’nda olgunlaşmış zeytinler de Kuzey Ege’nin doğasını sofraya taşıyor.
Altın Kepçe ise Bergama’da en iyi nerede köfte yenir sorusuna verilecek cevabı oluşturmakta. Çiçeksever Kebap Salonu'nu da unutmayalım zira 80 yaşında olup halen eskimeyen bu işletme dışarıdan bakınca ufak ve salaş bir mekan gibi gözükse de içerisinden leziz mi leziz dünyalar çıkartmakta. Ayrıca Bergama’da İtalyan esintisi de bulmak mümkün. Şehirden bıkan ve tası tarağı toplayıp Bergama’nın merkezinden azıcık uzaktaki Aşağıkırıklar Köyü’ne yerleşerek Casa Regina isimli İtalyan restoranını açan bir çiftin evinde eşi benzeri görülmemiş bir akşam yemeğini deneyimlemek ise Bergama’nın bize kırptığı bir göz.