Yakınımızdaki Maldivler: Salda Gölü

Aslında Maldivleri aramak için kilometrelerce uzaktaki Hint Okyanusu’nun içinde kaybolmuş bir cennete gitmemize gerek yok. Bu cennet gerçekten sandığımızdan da yakınımızda. Berrak suları ve turkuaz rengiyle gökyüzünün maviliğiyle yarışırcasına buluşan Salda Gölü Burdur ilimizde bizleri bekliyor.

Burası gerçekten sanatsal bir tablo gibi ve burada beyazlar ve turkuazlar konuşuyor. Buradaki sessizlik adeta insanın içindeki müzikal notaları uyandırıyor. Rüzgârın melodik dokunuşunu hissetmemeniz ise mümkün değil. Kuşların neşeli cıvıltıları ve yaprakların hafifçe fısıldayan hikâyeleri ise buraya anlam katan ayrı detaylar. Bu içeriğimizde Türkiye’nin en saklı hazinelerinden birini konu alacağız. Dilerseniz vakit kaybetmeden içeriğimize geçelim. İyi okumalar dileriz.

Anadolu’nun Saklı Cenneti

Öncelikle bu güzelliğin nerede yer aldığından ve kendisine nasıl ulaşıldığından da bahsetmeliyiz. Salda Gölü, Burdur ilimizin Yeşilova ilçesi sınırları içerisinde kalıyor.  Yeşilova ilçe merkezine yaklaşık 4 kilometre uzaklıkta bulunan Salda Gölü’nün büyüklüğü 43 kilometrekarelik bir alana denk. Yani bu da Bodrum yarımadasının büyüklüğüyle eşdeğer bir sayı. Burdur’dan Yeşilova’ya giden dolmuşlardan birine binip Yeşilova’da inip, 5 km uzaktaki Salda Gölü’ne taksi ile gitmek mümkün. Herhangi bir giriş ücreti de ödemeyeceksiniz.

Kristal Bir Berraklık

Salda Gölü ayrıca Türkiye’nin en derin göllerinden biridir. Şaşıracaksınız ama ortalama 184 metrelik bir derinliğine sahip olan bu göl ne hikmetse cazibesinden hiçbir şey kaybetmiş değil. Bu göl, flamingoların göç yolu üzerinde konumlandığı için, yılın belli zamanları bu zarif hayvanların uğrak yeri haline geliyor. Daha da ilginci ise gölün yakınında yer alan Karacaören Köyü'nde antik dönemden kalma kalıntılar da bulunmaktadır. Ama tabii ki de Salda Gölü’yle alakalı en çok bildiğimiz ya da bilmek istediğimiz, hoşumuza giden şey ise bembeyaz, kristalimsi kumlarla turkuaz rengin birleştiği harikalar diyarı olmasıdır şüphesiz. Çevresindeki volkanik oluşumlarla ziyaretçilere ilginç bir manzara sunarak daha da cazip hale geldiği aşikâr.

Şifanın Burdur’daki Adresi

Salda Gölü’nün güzellikleri saymakla bitmez elbet. Lakin bu güzellikler elbette görsel olmakla kısıtlı değil. Salda Gölü'nün suyu, yüksek magnezyum ve hidrojen karbonat içeriği nedeniyle astım rahatsızlığı olan kişilere iyi geldiği düşünülen bir özellik. Haliyle bu gölün sularının temizliği ve doğal yapısı nedeniyle dünya genelinde en temiz göller arasında yer aldığını duymayanımız kalmamıştır. Burada su kalitesini korumak amacıyla çeşitli koruma önlemleri alınmaktadır. Bu önlemlerden en önemlisi de gölün ziyaretçi yoğunluğunu kontrol altına almak amacıyla belirli bir kapasite sınırlamasıdır. Çünkü ne kadar çok insan, o kadar çok kirlilik. Aynı zamanda göl çevresinde düzenli olarak temizlik çalışmaları yapılır ve atık yönetimi sistemi uygulanır. Bunların yanı sıra Salda Gölü'nün su kalitesi, ekosistemi ve doğal yapısı düzenli olarak izlenir. Bilimsel araştırmalar ve izleme çalışmaları yapılarak gölün sağlığı takip edilir ve gerekli önlemler alınır. Kısacası Salda Gölü sadece gözlere değil, vücuda da güzel geliyor.

Turkuaz ile Beyazın Buluştuğu Nokta

Burası öyle bir yer ki, insanın aklından Maldivler gidiveriyor. Burası büyülü bir masal diyarının kapılarını aralayan bir cevher gibi. Sessiz sedasız akan bir nehir gibi, zamanın dışına çıkarır bizleri. İşte o an, gölün sakin yüzeyinde yansıyan bulutların dansı gözlerimizi kamaştırırken, ruhumuzun derinliklerindeki yaratıcılık pırıltılarını hissetmemiz mümkün. Gölün suları rengârenk çiçeklerin gözlere şölen sunan bir bahçeye dönüşmesine izin verir. Nazlı nilüferler, suyun üstünde göz kamaştıran danslarını sergilerken, onlara eşlik eden kelebekler, havada zarif bir bale performansı sergiler. Doğanın en saf ve zarif esintilerini soluyarak ruhumuzun kanatları açılır ve hayal gücümün sınırlarını zorlarız. Gölün etrafını saran ormanlar doğanın yaratıcılığının en müthiş eserleridir. Ağaçların kolları göle doğru uzanırken yapraklar arasında hüzünlü bir melodi çalar. Rüzgârın şefliğinde doğanın resim paletinden düşen renkler ağaçların yapraklarına işlenir ve birer tablo oluştururlar.

Burasının sessizliği içsel bir hikâye anlatır. Su yüzeyine düşen bir yaprak sessiz bir dalgayla yayılırken sessizliği derinlemesine hissetmemize yardımcı olur. Gölün masmavi sularında, zamanın durduğu bir dünya bulunur ve her bir nefes alışımızda içimizdeki sanatçı uyanarak gökyüzüne yükselir resmen. Yüzeyine yükselen buharlar bir perde gibi kalbe dokunur ve gölün büyüsüne daha da derinlemesine dalmayı sağlar. Gölün sularına dokunan her bir taş, bir hikâyenin anlatıcısı gibidir; onları tuttuğunuzda geçmişin izlerini hissedebilir ve gölün tarihine saygıyla eğilebilirsiniz. Buradaki etkileyici güzellik, sizleri içsel bir yolculuğa çıkarmakla kalmaz, aynı zamanda sanatın gücünü ve doğanın sonsuz yaratıcılığını da hatırlatır.  Burası böyle bir yer işte. Dünyanın binbir türlü halinden kurtulmak, hareketten, sesten uzaklaşmak için illa ki Hint deryasının ortasına uçmaya gerek yok elbet. Bazen bazı güzellikleri uzak diyarlarda aramamak lazım.