Kültür Seyahat
29 Aralık 2022Güncelleme Tarihi: 18 Nisan 2023
Yeni yıla yeni planlarla girmek isteyen kişilerden birisiyseniz doğru yerdesiniz. Planlarınız arasında Ohrid seyahatini de ekleyin! Çünkü vizesiz bir şekilde gidebileceğiniz Ohrid bölgesi, sizlere benzersiz anlar yaşatacak olan yerleriyle hazır bir şekilde bekliyor. O halde gelin, hep birlikte Ohrid’i keşfedelim.
UNESCO Koruması Altında Olan Tarihi ve Benzersiz Sokaklarını Keşfedin
Ohrid, Makedonya’nın 8. büyük şehrinin olması dışında belki de tüm ülkenin en turistik ve görülmesi gereken yerlerden biri diyebiliriz. Hatta Makedonya’da tek bir yer görme hakkınız var deseler hiç kuşkusuz Ohrid dersiniz. Dolayısıyla bu küçük ama sevimli Balkan şehri, son derece rağbet görüyor. Zamanında yaklaşık olarak 500 yıl kadar Osmanlı egemenliğinde kaldığı için şehir planlamasında ve sivil mimarisinde Osmanlı etkileri bariz bir şekilde görülüyor.
Dar sokaklarında Safranbolu izlerini taşıyan tarihi evlerle dolu tarihi şehir merkezindeki birçok ev Osmanlı’dan kalma. Hatta bu evler zamanla Ohrid’in sembolü haline geldiği için sokak lambaları dahi ev şeklinde. Ayrıyeten küçücük olan bu şehirde Osmanlı’dan kalma yaklaşık olarak 10 tane cami bulunuyor. Tarihi merkezdeki çarşısında geleneksel Balkan tatlıları ve dondurma satan dükkanlardan tatlı bir kaçamak yaparak gününüze de renk katabilirsiniz. Ne de olsa Balkan mutfağının imza lezzetleri tatlıları ve süt ürünleri bu bölgenin mührü niteliğinde!
Çar Samuel Kalesi’ne Çıkarak Manzaraya Doyun
Şehri tam olarak tepeden gören bir Orta Çağ kalesi olarak bilinen Çar Samuel Kalesi, 1. Bulgar İmparatorluğu döneminden kalma bir yapıt olarak karşınıza çıkıyor. Kim tarafından yaptırıldığı kesin olarak bilinmese de genel kanı Çar Samuel olduğu yönünde. Küçük bir yarımadanın deniz seviyesinden yaklaşık olarak 700 metre yukarıda yer alan tepesine kurulduğu için bir yanı şehir olan ve üç yanı denizle çevrili olan benzersiz bir manzaraya sahip.
Aziz Yuhanna Kilisesi’ne (Saint John Church) Orman Yoluyla Yürüyün
Ohri’nin Hristiyanlık dünyası için en büyük özelliklerinden birisi de zamanında şehir içinde yılın 365 günü için 365 kilise yapılmış olması diyebiliriz. Tabi bu kiliselerden yaklaşık olarak 40 kadarı şu an günümüze kalmış olan yapılar olduğunu belirtelim. Aziz Yuhanna Kilisesi (Sveti Jovan Kaneo) son zamanlarda oldukça rağbet gören yerlerden bir tanesi. Ohrid’de Çar Samuel Kalesi ile birlikte en çok görülmesi gereken yerlerden bir tanesi olan bu yapı, turistlerin de ilgisini son derece çekiyor. Dilerseniz sandalla gölden dilerseniz de ormanlık bir yoldan 15 dakikalık bir yürüyüşle ulaşabileceğiniz bu kilise, sizi de etkilemeye yetecek mimarisiyle ilginizi çekecektir.
Ohrid’e Özgü Göl Balıklarını Tadın
Ohri Gölü, bu şehrin en büyük ekonomik değeri olarak biliniyor. Çünkü yazın göl turizmi ve göl balıkçılığı, şehir ekonomisinin temeli olarak önem taşıyor. Sadece bu gölün ekosistemine özgü olan yaklaşık 200’den fazla endemik balık türü bulunuyor. Üstelik tüm bunların dışında yalnızca bu özelliği bile UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’ne girmesine yeterli sebep olarak karşımıza çıkıyor. Her ne kadar koruma altında da olsa da günden güne göldeki su miktarı azalıyor ve insan müdahalesi nedeniyle kaçınılmaz olarak zarar görüyor. Sadece belvica veya pastirmka denilen Ohrid Gölü’ne özgü olan tatlı su balıklarını restoranlarda deneyebilirsiniz.
El Yapımı Kağıt Yapılan Atölyeye Uğrayın
Ohrid’de el yapımı olan ve bununla birlikte geleneksel yöntemlerle kiraz ağacından kağıt yapan bir atölye / dükkan bulunuyor. İsmi National Workshop For Handmade Paper (Lupco Panevski) olarak karşımıza çıkıyor. Bu atölyede bir kağıdın yapım aşamalarını görüp yalnızca size özel tasarımda kartpostal tarzı kağıttan hediyelikler de yaptırabilmeniz mümkün. Ayrıca sırf o atölyenin içini saran eşsiz kağıt kokusunu içinize çekmek için bile gidebilirsiniz. Tüm bunların dışında sevdiklerinize el emeği hediyelikler yaparak onları sevindirebilmek de sizin elinizde. Dolayısıyla National Workshop For Handmade Pape, tam da sizin isteklerinizi karşılayacak nitelikte bir atölye!
Ohri Ulusal Müzesi Robevi Ailesi’nin Evini Ziyaret Edin
Geleneksel Makedon sivil mimarisinin günümüze kalan en güzel ve özel örneklerinden olan Robevi Ailesi’nin konağı, Ohri sokaklarını turlarken karşınıza çıkacak sürpriz yapıtlardan yalnızca bir tanesi. 1863 – 1864 yılları arasında yapılan ve iki parçadan oluşan bu konağın sol tarafında Konstantin Robevi, sağ tarafında da erkek kardeşi olan Atanas Robevi oturmuş. Bu iki aile 1900’lü yıllara kadar burada yaşamışlar.
Hemen sonrasında da Manastır’a göç etmişler. Bu konağı da yazlık bir ev olarak kullanmaya başlamışlar. Balkan Savaşları esnasında Sırp askerlerinin mekanı olan bu konak, o dönemde yaşamış olan askerlerce yağmalanmış ve bir hayli zarara uğramış bir şekilde öne çıkıyor. Tüm bunların sonrasında 2. Dünya Savaşı bitiminde koruma altına alınarak Ulusal Müze haline getirilen konakta, arkeolojik buluntular ve Robevi Ailesi’nin eşyaları da ayrıca sergileniyor. Bu sergilenen eşyaları görmek istiyorsanız Ohri Ulusal müzesi olarak nam salan Robevi ailesinin evini mutlaka ziyaret edin.