Kültür Seyahat
9 Kasım 2020Güncelleme Tarihi: 2 Haziran 2022
Çağlar boyunca insanoğlu için kokular bir şehri tanımlamanın en temel araçlarından biri haline geldi. Görselliğin hükümdarlığını sürdüğü modern dünyada bir kenti kokularla özdeşleştirmek zor görünebilir. Oysa tüm şehirler hâlâ ziyaretçilerini kokularla karşılamaya devam ediyor. Bir yerle ilgili çoğu yargımızı kokulardan hareketle ediniyoruz. Her semtinde ayrı bir kokuyla bizi serseme çeviren İstanbul’un ikonik kokularını çıkardık.
Baharat
Mısır Çarşısı ya da bir diğer adıyla Baharatçılar Çarşısı, daha adımınızı atar atmaz sizi baharat kokuları karşılar. Sıra sıra dizilmiş baharatçıların rengârenk mis kokulu dünyalarında gezip o büyülü kokuları içinize çekerken kendinizi âdeta bir masal diyarında hissedersiniz. Anason, tarçın, kekik, tarhun, biber, yasemin, acıbadem, defne, muskat ve karanfil kokuları birbirine karışıp İstanbul'un büyülü dünyasına bir adım daha yaklaşmanızı sağlar.
İstanbul’un Eminönü ilçesinde yer alan Mısır Çarşısı, Yeni Camii külliyesi içerisindedir ve Tahmis ile Çiçek Pazarı sokakları boyunca devam eder.
Çay
Hangi semtte olursanız olun size İstanbul’u hatırlatacak belki de tek ortak unsur çay kokusudur. Sabahları, akşamüstleri, vapur yolculuğu yaparken ya da bir çay bahçesinin önünden geçerken çay kokusu mutlaka bir yerde sizi yakalayacaktır.
Hadi mis gibi tazecik demlenmiş çay kokularını en güzel nerelerde bulabileceğinizi de yazalım.
Gün batımını güzel bir manzara ve dost sohbeti eşliğinde çayınızı yudumlayarak içmeniz için: Moda Aile Çay Bahçesi,
Süper Baba dizisinden hatırlayacağınız, 800 yıllık tarihi çınarın gölgesindeki leb-i derya konumuyla Tarihi Çınaraltı Çay Bahçesi,
Kahvaltı denince ilk akla gelen mekanlardan biri olan Rumelihisarı’ndaki boğaz manzaralı Kale Cafe,
Denize sıfır konumuyla, çaydan aldığınız hazzı ikiye katlayan Yeniköy’deki Emek Cafe,
Her zaman taze çay bulabileceğiniz, tatlı bir mola mekanı, Beşiktaş’taki Çınaraltı Çay Evi
Deniz Kokusu
Vapurla iki yaka arasında seyahat edip, martı sesleri eşliğinde deniz kokusunu içinize çekmeden tam bir İstanbul turu yapmanız mümkün değil. Sadece görüntüsüyle değil, Boğaziçi de İstanbul’u tanımlayan kokuları içinde barındırır.
Simit
Sabahları çıtır çıtır bir simidin kokusuyla güne başlamadan gerçek bir İstanbul deneyimi yaşamak mümkün değil. Bu şehrin her semtine sinmiş simit kokusunu her gezginin deneyimlemesi gerekir.
Sokak satıcılarından her daim bulabileceğiniz simidi bir de tarihi fırınlardan yemek isteyenlere biz de bir iki katkıda bulunalım isteriz.
1810’dan beri çıtır simidin ilk adresi, Maltepe’deki Tarihi Beşçeşmeler Simit Fırını,
Sadece öğrencilerin ve mahallelilerin değil, oraya gelen turist kafilelerinin de gözdesi, odun ateşinde pişen lezzetli simitlerin mekanı Balat’taki Tarihi Taş Fırın,
Beyoğlu’nda sabahları daha da keyifli hale getiren Tarihi Boğazkesen Simit Fırını.
Gül Suyu
Sadece rosa damascena türünden elde edilen ve rahatlatıcı bir etkisi olan gül suyu, bir zamanlar İstanbul’un saray bahçelerindeki gülhanelerde üretilip takdim ediliyordu. Bu uzak gelenek, İstanbul’un geçmiş zamanına doğru uzanmak isteyenler için birebir.
Erguvan
Baharın gelişiyle birlikte erguvanlar tüm ihtişamıyla ortaya çıkar. Nisan ayının ortasından itibaren çiçeklenmeye başlayan erguvanlar ancak mayıs sonuna kadar göz alıcı renklerine bürünür. Osmanlı kültüründe de çok önemli yeri olan, 14-19. yüzyıllar arasında adına şenlikler düzenlenen erguvanlar İstanbul’un simgesi olmaya devam ediyor.
Balık Ekmek
Özellikle Eminönü, Galata Köprüsü civarı, miss gibi balık ekmek kokularıyla özdeşleşmiş gibidir. Denizin iyot kokusuyla karışan kızarmış balık kokusu, tok olanın bile iştahını açar. Sabah, öğle akşam fark etmeksizin yemek isteyeceğiniz balık ekmek, İstanbul’un koku haritası söz konusu olduğunda atlamamızın imkansız olduğu simge kokulardandır.
Salep
Mevsim kışsa, İstanbul sokaklarında yürürken burnunuza tatlı tatlı tarçın kokuları gelir. İşte bu güzelim kokunun kaynağı, içinizi ısıtmanın en güzel yollarından biri olan salepçiler. Özellikle Kadıköy, bu konuda ilk akla gelen semtlerden biri. Çarşı içindeki sıra sıra kafelerden herhangi birine oturup lezzetli ve bol tarçınlı bir fincan salep içmek kışın soğuğuna karşı en tatlı reçete olsa gerek.