Kültür Seyahat
27 Şubat 2023Planetaryum, bilinen bir diğer ismi ile gezegenevi ya da gökevi şeklinde anılmaktadır. Planetaryum astronomi bilimini kapsayan, uzayla ilgili her şeyin tanıtılması amacıyla inşa edilmiş alanlardır. Burada amaç görünen gökyüzünün ötesini daha anlaşılır şekilde açıklamak ve meraklılarını da konuyla ilgili aydınlatmaktır.
Planetaryumlar modern, dijital ve mobil olarak üçe ayrılmaktadır. En eski planetaryumun neredeyse 17. yüzyıla kadar dayandığı iddia edilmektedir. Elbette o yüzyıllarda inşa edilen planetaryumlar bugünkü modern gökevlerinden oldukça farklılar. Güneş sisteminin işleyişini basitçe taklit etmek için tasarlanan planetaryumlardan günümüzdeki devasa müzelere doğru ciddi bir gelişim yaşanmıştır. İlkel dönemde tasarlanan planetaryumlarda resim, ışık ve mercekten yararlanılıyordu. Gökyüzünün ve ona ait imgelerin ışıklar yardımıyla sunulması diye basitçe tarif edebileceğimiz planetaryumlar bugün ise simülasyon sayesinde çok daha görkemli ve gerçekçi bir hal aldı. Dünyadaki ilk planetaryumla ilgili kaynaklarda rastlanan çeşitli bilgilere karşın, en çok karşımıza çıkan ve kabul gören isim bir Almanya'da yer alan optik bir firmadır. Firmanın kurucusu Carl Zeiss tarafından 1923 senesinde kurulan yıldızevi ilk çağdaş planetaryum olarak kabul görmektedir. İlk dijital planetaryum ise ABD'nin Virgina eyaletinde yer alan Bilim Müzesi içinde, 1980'li yıllarda kurulmuştur. Bugün farklı coğrafyalarda çeşitli planetaryumlar bulunsa da son dönemde en çok ses getiren isim Şangay Planetaryumu oldu. Şangay Planetaryumu'nu bu kadar önemli kılan ise dünyanın en büyük astronomi müzesi olma özelliğini taşıması...
Şangay Planetaryumu gökyüzünün ötesini adeta dünyaya taşıyor. Müze o kadar geniş bir alanda yer alıyor ki görenleri hayran bırakıyor. Planetaryum Şangay'ın Yeni Pudong bölgesinde kuruldu. Aslında bu astronomi müzesi, Şangay Bilim ve Teknoloji Müzesi'nin içinde yeni bir şube olarak açıldı. Dünyanın en büyük astronomi müzesi sayılan Planetaryum’un içindekilerle birlikte dışı da oldukça ses getiriyor çünkü müzenin mimarisi de oldukça dikkat çekici şekilde tasarlanmış. Müzeyi tasarlayan isimler ise başta Ennead Architects ve ortağı Thomas J. Wong... Bu iki isim müzenin mimarisini tasarlarken gök cisimlerinin hareketlerinden ilham alarak bu sistemi binada başarılı şekilde yansıtmayı amaçlamışlar. Bu göz alıcı oluşum ise tesadüf değil. Dünyanın en büyük planetaryumunu inşa etmek için oluşturulan projenin ardından 2014 senesinde uluslararası bir yarışma düzenlendi. Bu tasarım yarışmasını kazananlar Şangay'daki görkemli binayı inşa edebileceklerdi. Tasarım yarışmasının kazananları ise iddialı fikirleri sayesinde Ennead ve Thomas oldu. İkili tasarımlarında düz ve dik çizgilerin aksine gökbilimi yansıtan kıvrımlı ve kaotik çizgiler kullanmayı tercih etmişler. Esinlendikleri nokta ise klasik fizikte konu olan "üç cisim problemi" olmuş. Bu nedenle de bina üç birimden oluşuyor. Bu birimler; ters kubbe, oculus ve küre ev isimli üç temel bileşenden meydana gelmiş bir ahenk sunuyor. Binanın tepeden görünümü kusursuz bir gökyüzü hareketini yansıtıyor. Yaklaşık 58 bin metrekare üzerine kurulmuş olan bu gökevinin oluşturulmasındaki ilk amaç ise eğitimle birlikte astronomiyi insanlara doğru tanıtmayı ve daha da önemlisi sevdirmeyi başarmak.
Yeşil bir alanda yer alan müzeye oldukça geniş bir bölüm ayrılmış. Müzenin içinde hem sürekli olan hem de geçici yani dönemsel sergilerde yer almakta. Şangay'da yer alan müzede Vesta, Mars ve Ay'dan toplanan, birbirinden değişik 70 göktaşı da sergileniyor. Müzede 23 metre yüksekliğindeki güneş teleskopu da misafirleri etkileyecek bir diğer unsur. Ancak elbette müzenin özellikleri bunlarla bitmiyor. Şangay Planetaryum'unda dünyanın en büyük bilim insanlarının eserleri de sergilenecek. Bu isimlerin başında Galileo Galilei, Isaac Newton ve Johannes Kepler geliyor. Bu önemli isimler ve dahasının eseri olarak geçen 120 koleksiyona da müze ev sahipliği yapıyor. Müzenin içinde yer alan donanımlı içerik, sanal ve yükseltilmiş gerçeklik, yapay zeka gibi ileri teknolojilerle daha da zenginleştirilmiş. Görüntüleri yansıtmak için tasarlanan tavan, 8K Ultra HD çözünürlüğe sahip... Dijital gökyüzü tiyatrosu müzenin en ilgi çeken bölümlerinden biri demek doğru olacaktır. Ayrıca kamuya açık iki ayrı gözlemevi de bulunan müzeye ziyaretçiler yoğun ilgi gösteriyor.
Dünyanın en büyük planetaryum müzesi olarak geçen Şangay Planetaryum'u amaçlarından birinin de eğitim olduğundan söz etmiştik. Bu nedenle alanda eğitim ve araştırma merkezi de bulunuyor. Ayrıca müze, gökbilimle ilgili eğitici pek çok sergiye de ev sahipliği yapıyor. Yine uzay alanının eğitim konusuyla ilgili doğrudan ilgili olan uzay araştırma araçlarının da burada yer aldığını söyleyelim. Gökbiliminin teknolojiyle ahenk içinde bir şölene dönüştüğü planetaryumda sürükleyici ortamlar ve programlama da yer alıyor. Saydıklarımızdan çok daha fazlasına tanık olacağınız müze adeta gökyüzünün görünmeyen kısmını yeryüzüne indirerek görünür kılmayı başarmış. Uzaya karşı ilgisi olanları oldukça etkileyen Şangay planetaryumu, sahip olduğu 40 bin metrekarelik alanda meraklılarını ağırlamaya devam ediyor. Mimarisinde kozmosun geometrisini ustaca yansıtmayı başaran planetaryum, hem dış görünüşü hem de içeriğindeki zenginlik sayesinde tüm övgüleri hak ediyor.