Kültür Seyahat
27 Haziran 2023Bugünkü yazımızda, sonsuzluğu gösteren estetikleri derleyeceğiz. Okyanusların karanlık derinliklerinden yükselen bu muhteşem yapılar denizin yorgun savaşçılarına en gerçekçi rehberliği ediyor, onları içinde bulunduğu medeniyeti adına selamlıyor. Antik dönemlerde dâhi dünyanın 7 harikasından birini oluşturmuş, umudun en büyük simgeleşmiş yapılarından bahsediyoruz. Deniz Fenerleri. Faroe Adaları'nın Stóra Dímun adasında konumlanan Mulafossur Feneri, adeta kıyıya çarpan devasa bir şelaleyi andırırken, İskoçya'nın Ardnamurchan Burnu'nda yer alan Ardnamurchan Feneri, boynuz şeklindeki yapısı ve masmavi suların ortasındaki görkemiyle bakanlara bir daha baktıracak kadar bizleri mest ediyor. Brezilya'nın güney sahilinde, Ilha dos Lobos adasının üzerinde yükselen Farol de Albardão, zarif beyaz yapısıyla denizin üzerinde adeta dans ederken, Kanada'nın Prince Edward Adası'nda yer alan Point Prim Feneri, kırmızı tuğla dokusuyla kendine özgü bir estetik sunuyor. Bunların hepsine bu yazımızda değineceğiz. İyi okumalar dileriz.
Kuzeyden Açılan Kapı: Mulafossur Feneri
Burası için bilinmeyen diyarlardan önceki son çıkış kelimesini kullansak yeridir. İnsanın dakikalar içinde hipotermi geçireceği kadar soğuk ve karanlık Kuzey Denizi’nde aylarca ve haftalarca sürecek bu zorlu ve koyu yolculuğa uğurlar Mulafossur Feneri. Norveç ile İzlanda arasında kalan minik bir İskandinav Adası olan Faroe Adaları’na en yakın kara, 300 kilometre uzakta kalıyor. Böylesi izole bir diyardan, denizcileri dünyaya uğurlayan Mulafossur Feneri, sadece bir deniz feneri değil, bir sanat eseri gibi duruyor. Yemyeşil doğanın kucağına kurulmuş beyaz kulesi, çağlar boyunca gelen denizcileri güvende kılarken, sanatsal bir ifadeye dönüşüyor. Her bir tuğlası, özenle işlenmiş detayları ve zarafetiyle dikkat çeken fener, adeta manevi bir gücü temsil ediyor. Eminiz ki Faroe Adaları’ndan ayrılırken aklında bin türlü soru olan, zorlu yolculuğun stresini vücudunda hisseden denizciler bile bu güzellikten kendini alamıyor, dakikalarca bu yapıya bakarak hipnoz oluyor ve aklındaki soruları ve düşünceleri unutuyor.
Zamana Meydan Okuyan Anıt: Ardnamurchan Feneri
İskoçya’nın kuzey denizini izleyen sarp kayalıkların tepesine dikilmiş bir Georgian üsluplu heybetinden geçilmeyen bir fener. Belki bir İskenderiye Feneri olamaz ama eminiz ki o da bir harika. Bu fenerin adı elbette Ardnamurchan Feneri. Bu göz kamaştırıcı yapı, büyülü bir hikâyenin başrol oyuncusu gibi sahneye çıkar. Sert rüzgârların ve vahşi dalgaların dans ettiği kıyılarda, bu sanatsal şaheser, kırmızı tuğla dokusu ve zarif siluetiyle görenleri büyüler. İnşa edildiği 1849 yılından beri denizlere hükmedercesine ayakta duran bu yapı, sadece bir deniz feneri değil, gerçek bir sanat eseridir. Kusursuz estetiği, etkileyici konumu ve büyülü atmosferiyle, insanların hayallerini süsleyen bir başyapıttır. Onun etrafında durmak, gözlerinizi kapatıp rüzgârın sizi sarmasına izin vermek, bir an için sonsuzluğa açılan bir pencere aralamaktır.
Etkileyici Silüeti ile Fanad Head Deniz Feneri
Fanad Head Deniz Feneri İrlanda'nın muhteşem kıyılarından birinde, County Donegal'da bulunan ikonik bir yapıdır. Bu tarihi deniz feneri, sahil şeridindeki tehlikeli kayalıkların işaret fişeği niteliğindedir ve gemilere güvenli bir rotayı gösterir. Fanad Head, etkileyici beyaz yapısı ve sağlam taş temeliyle çarpıcı bir manzara oluşturur.
Bu deniz feneri, tarihi ve kültürel önemiyle de dikkat çeker. Fanad Head ve çevresi, ziyaretçilere İrlanda'nın zengin denizcilik geçmişi hakkında bilgi veren bir açık hava müzesi gibidir. Deniz fenerinin içindeki sergi alanı, denizcilik ekipmanları, tarihi belgeler ve fotoğraflar aracılığıyla bölgenin geçmişine ışık tutar.
Bir Kanada Masalı: Point Prim Feneri
Tekrardan kuzeye ışınlandık. Kıyının gizemli sislerinden yükselen ve her tarafına ışık saçan bir anıta geldik. Point Prim Feneri. Bu göz alıcı deniz feneri, kendine özgü kırmızı tuğla dokusuyla, süslü, etkileyici ve sanatsal bir başyapıt olarak öne çıkar. Burası büyülü bir zamanda yolculuk ediyormuş hissi veren zarif bir siluete sahiptir. Fenerin pencereleri, özene bezene işlenmiş süslemelerle süslü ve güneşin yansımasında adeta parlayarak göz kamaştırıyor. Her bir tuğlası, tasarımdaki ince detayları ve zarafetiyle gözleri büyülüyor. Kırmızı tuğla dokusu, fenerin karakterini vurgularken, aynı zamanda onu sanatsal bir ifadeye dönüştürüyor. 178 yıldır onca gemiyi selamlamış, yolcularının ve mürettebatının selametle, sağ salim karaya ulaşmasını sağlamış, asil bir yapıdır. Bütün ihtişamıyla bu görevini halen mutlulukla sürdürüyor.
Antik Dünyanın 7 Harikasından Biri: İskenderiye Feneri
En büyüğünü, en ihtişamlısını ve en harikasını sona sakladık. Bu fener yükseldiği yerde hâkimiyet kuruyordu. Sezar, Romalılar, Marcus Antonious, Roma Donanması ve Kleopatra. Bunların hepsini gördü ve hepsiyle tanıştı. Yerleştiği adanın ismi bile zamanın dillerinde “deniz feneri” anlamı verilebilecek kadar kudretliydi. Ama ne olursa olsun, antik dünyanın 7 harikasının diğer beşiyle aynı kaderi paylaşarak tarihin tozlu olmayan altın sayfalarına kendini kazıdı. Yine de o, ismiyle efsaneliğini ve antik dönemin hükmedici kudretini 22 asırdır üzerinde taşıyor. 15. yüzyıla kadar kayıtların varlığını doğruladığı, araştırmalara göre depremlerin ve zamanın yıkımından kaçamayarak 15. yüzyılda harabe haline gelen bu fener dönemin bölgedeki gücü Memlükler tarafından taşları kale inşasında kullanılmış. Ayrıca bu yapı, 7 dünya harikası arasında günlük işlevler maksadıyla kullanılan tek yapıydı. Bu da İskenderiye Feneri’nin hikâyesiydi. Kendi gitti, ismi kaldı yadigâr.