Kültür Seyahat
27 Ağustos 2023Şüphesiz ki Türkiye’nin en popüler tatil cennetlerinden birine geldik. 90’lı yıllara kadar kimsenin adını dahi bilmediği küçük bir mübadil köyü olan Alaçatı’nın şimdi sokakları yılda milyonlarca insanı üzerinde taşıyor. Bu büyümenin başlangıcı da rüzgâr sörfü ile gerçekleşti. Gerek barındırdığı rüzgâr değirmenleriyle gerekse rüzgâr sörfüyle Alaçatı’nın gerçek bir rüzgâr memleketi olduğunu dile getirebiliriz. Bu yazımızda Alaçatı’da rüzgâr sörfüne dair merak ettiğiniz her şeye açıklık getireceğiz. Daha fazla vakit kaybetmeden içeriğimize geçelim. İyi okumalar dileriz.
Alaçatı Rüyası
Önce biraz İzmir'in Çeşme ilçesine bağlı Alaçatı’nın serüveninden biraz bahsedelim. Bugün Alaçatı Port diye bilinen, Alaçatı’nın deniz tarafı Agrillia ismiyle antik dönemlerden beri bir yerleşimi bünyesinde barındırıyordu. Kara kısmında Alaçatı’nın merkezi olan bölgeye ise Osmanlı döneminde ordu teşkilatının bir parçası olan Alacaat isimli bir aşiretin buraya yerleşmesiyle bugünün temellerini oluşturacaktı. 1830’lu yıllarda ise fakirleşen ve 1881’de çok yıkıcı bir deprem yaşayan adalardaki Rumlar’ın göçleriyle bir Rum kasabası haline gelen Alaçatı, Alatsata ismiyle anılacaktı. Aşina oldukları üzüm bağlarında, zeytin bahçelerinde, zeytinyağı üretim tesislerinde ve anason yetiştiriciliğinde çalışan Rumlar bu kollarda oldukça ileriye gidip, bölgenin zenginleşmesini sağladılar. Bizlerin gördüğü, Alaçatı’yla sembolleştirdiği ve bugün birer birer restore edilen bu taş evler 1850 ve 1890 yılları arasında inşa edilmiştir. Ardından nüfusu 12 binlere varacaktı ki, 1873 yılında bir belediye kurulması elzem hale gelecekti. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra da balkanlardan mübadele ile gelen Türklerin yerleştiği bir köy olarak 1990’lara kadar varlığını sürdürecekti.
Rüzgarın Dansı
Alaçatı yılın 330 gününü rüzgârlı geçiren bir bölgedir. 1990’larda da bu benzersiz rüzgârı keşfeden sörf meraklılarıyla bu köyün kaderi değişecekti. Dünyaca önemli sörf okullarının bile şubelerinin bulunduğu bu koyun rüzgârı o kadar kuvvetli ki, burada sadece rüzgâr sörfü değil paraşüt sörfü yapmak da mümkün. Paraşüt sörfüyle birlikte denizden metrelerce yukarı uçup, çılgın manevra ve taklalarla denize iniş yapmak eminiz ki bambaşka bir adrenalin pompalamakta. Rüzgâr sörfçüleri kendileri ile bu rüzgârda hız yarışı yapan motorlu botları genelde geçiyor. Bir rüzgâr sörfünün hızı, Alaçatı gibi bol rüzgârlı bir bölgede 40-50 kilometre saati bulabilir. Burası öyle bir bölge ki, Alaçatı Port’un yanında kalan sörf okullarının önündeki deniz oldukça sığ ve rengi de Karayipler’i andıran nitelikte. Sörfçülerin doldurduğu turkuaz renkli bu yarım dairesel sığ bölgede karadan yüzlerce metre uzaklaşsanız bile hala suya düştüğünüzde belinize kadar suya girmiş olacaksınız. Bu yüzden hemen hemen çoğu sörf okulu bu bölgede konuşlanmıştır ve bütün sörfçülerin antrenmanları bu yarım dairesel büyük sığ bölgede yapılır. Ayrıca bu koyda sadece rüzgâr sörfü veya paraşüt sörfü değil yelkencilik sporu da oldukça faal bir şekilde yapılmaktadır. Optimist ismi verilen 7-14 yaş grubundaki çocukların kullandığı tek yelkenli küçük tekneleri bu koyda sörfçülerin yakınlarında görmek mümkün. Sadece bunlarla da sınırlı değil, Laser ismi verilen tek kişilik, gençlerin kullandığı yelkenli tekneler de burada idmanlarını sürdürüyor. Kısacası Alaçatı’nın dillere destan rüzgarından herkes faydalanıyor.
Suyla Mücadele
Aslında gerek yelken gerek rüzgâr sörfü denizde hakiki bir mücadeleyi gerektiriyor. Yelkencilikte denize düşmek veya girmek çok nadir gerçekleşse de rüzgâr sörfü için durum pek öyle değil. Yelkencilikte oturarak sürdürdüğünüz bu mücadeleyi rüzgâr sörfünde tamamen ayakta gerçekleştirmek gerekiyor. Hızınız ve temponuz yelkenciliğe göre çok fazla olduğu için suyla oldukça haşır neşir olmak bu sporun bir gerçeği. Lakin Alaçatı’daki bu yarım dairesel sığ alan, beraberindeki bol rüzgarla beraber sörfçülere hatırı sayılır bir kolaylık sağlıyor.
Rüzgarla Buluşmak
Rüzgârı yakalamayı ve onun adrenalin dolu eğlencesinden biraz bahsettik. Peki, buraya nasıl ulaşırız? Öncelikle Alaçatı’nın merkezine sapmadan, Çamlık Yol’un devamı olan 12500 nolu sokağa çıkmamız gerekiyor. Hiçbir yere sapmadan dümdüz güney istikametine ilerleyip, İzmir-Çeşme Otoyolu’nun altından geçip bir dönemeçe ulaşılınca hangi sörf okuluna gitmek istediğinize göre istihkamet değişiyor. Alaçatı'daki koyun iki tarafında da sörf faaliyetleri var. Koyun sol tarafı genel olarak çorak ve ıssız. Arazi yoluyla devam etmek gerekiyor. Bu tarafta bir rüzgâr sörfü okuluyla beraber, Alaçatı’nın paraşüt sörfü okulu bulunmakta. Milli gururumuz Çağla Kubat’ın kurduğu Alaçatı’nın en köklü rüzgâr sörfü okulu bu tarafta kalıyor. Diğer tarafta ise bütün lüks oteller, beach’ler, marina ve çoğu sörf okulu bulunmakta. Koy bir dereyle bitiyor ve bu dere Çeşme’nin barajı olan Vali Kutlu Aktaş barajına doğru akıyor. Koyun bittiği yer bundan 10 yıl öncesine kadar sazlık ve bataklıktan oluşan bir bölgeydi. Yapılan inşaat projeleriyle bu sazlık bölgede kanallar oluşturulup, etrafına konutlar inşa edildi. Koyun bittiği bu bölgeye ne eskiden ne de şu an pek fazla rüzgâr sörfçüsü veya yelkenli uğramıyor. Koyun açık denize açıldığı yer ise bizlere enfes bir ufuk manzarası sunmakta. Genelde rüzgâr sörfçüleri bulundukları alanın dışına çıkmıyorlar.