Türkiye'nin Mirası: Doğal Anıtlar

Ülkemiz doğal mirasları ile her daim insanların dikkatini üzerine çekmeyi başarmıştır. Her bir bölgemizde öylesine büyüleyici, kendisine hayran bırakan yerler var ki her sene dünyanın pek çok farklı ülkesinden insanlar bu doğal güzellikleri görmek için günlerce yol gidiyorlar. Doğal anıtlarımız turizmimizin de can damarlarından bir tanesini oluşturuyor. İnsanlar sadece deniz kum güneş tatili yapmaya değil doğal anıt dediğimiz bu gizemli, olağanüstü alanları, mirasları da görmek için yola düşüyorlar. Biz de bu vesileyle ülkemizde binlerce yıllık geçmişi olan bu olağanüstü doğal anıtlarımızı listeleyelim istedik. İşte ülkemizin birbirinden hayranlık uyandıran doğal anıtları.

Pamukkale Travertenleri

Türkiye’de belki de doğal oluşum anlamında ilk akla gelen yerlerden bir tanesi Pamukkale travertenleri. Hierapolis Antik Kenti’yle beraber UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan bu muhteşem doğal manzara görenleri her daim kendisine hayran bırakıyor. Geçmişi 400 yıl önceye dayanan ve Büyük Menderes havuzunda termal suların birikmesiyle oluşan Pamukkale her yıl binlerce turisti kendisine çekmeyi başarıyor. Pamukkale, sıcaklığı 35 ila 100 C arasında değişen 17 su kaynağına sahip bir oluşum. Burada hem sıcak ve şifalı suyun keyfini çıkarmak hem de muhteşem manzarası eşliğinde güneşin batışını izlemek mümkün. 

Peri Bacaları

Ülkemizin en popüler doğal yapılarından peri bacaları sadece bu doğal oluşumları ile değil benzersiz manzarası ile de ayrı bir yerdedir. Kayalara oyulmuş geleneksel Kapadokya evleri son derece etkileyicidir. Mağaralarda gezmek, yüzlerce yıldan sonra günümüze kadar gelmeyi başarmış kesme taşlardan yapılmış yaşam alanlarını keşfetmek son derece keyiflidir. Peribacaları yüzlerce yıllık tarihi süreçte sadece yaşam alanı olarak değil kilise, manastır, ticarethane gibi yerleriyle de öne çıkmaktadır. Paleolitik dönemden izler taşıyan bu doğal anıtları görmek için pek çok sebebiniz var. 

Nemrut Dağı

2150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı Adıyaman’ın Kahta sınırları içerisinde yer alır. Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için bu dağın eteklerine anıtsal heykeller diktirmiştir. Helenistik dönemin en görkemli zamanlarından en ihtişamlı yapıları burada görmek mümkündür. 8-10 metre yüksekliğindeki devasa heykeller kireçtaşı bloklarından yapılmıştır. Buradaki heykeller Helenistik, Pers sanatı ve Kommagene ülkesinin özgün sanatının en önemli örneklerini oluştururlar. Türkiye’deki doğal anıtlar denildiğinde de ilk akla gelen yerlerden bir tanesidir. 

Damlataş Mağarası

Antalya’nın Alanya ilçesinde bulunan Damlataş Mağarası kireçli suyun meydana getirdiği sarkıt ve dikitleri ile ilginç bir manzara sunar. Özellikle yaz aylarında serin yapısı ile turistlerin oldukça ilgisini çekmektedir. Her ne kadar geçmişi yüzyıllar öncesine dayansa da bu meşhur mağara 1948 yılında tesadüfen bulunmuştur. Bu keşif sonrasında mağara son derece popüler olmuş ve şu anda adeta bir turist çekim merkezi haline dönüşmüştür. Alanya’ya giden turistler bu muhteşem doğal yapıyı görmek, içerisinde gezmek ve astımlılara iyi geldiği düşünülen havasını solumak için adeta sıraya girmektedir. 

Tortum Şelalesi

Türkiye’nin en yüksek şelalelerinden bir tanesi olan ve Erzurum’da bulunan Tortum Şelalesi doğal yapısı ile insanları büyüleyen noktalardan bir tanesi. 48 metre yüksekliğe sahip olan şelalenin yakınına, özellikle manzarası daha iyi görülebilsin diye bir de terası bölümü eklenmiştir. Burada gürül gürül akan suyun serinliğini hissetmek, doğal manzaranın keyfini çıkarmak mümkündür. Özellikle bahar ayları şelalenin en coşkun zamanlarıdır ve en çok da bu dönemde turistlerin ilgisini çekmektedir. Şelalenin çevresinde de görülebilecek daha pek çok doğal alan olduğunu da belirtmek gerekir. 

Cennet ve Cehennem Mağaraları

Mersin’in Silifke ilçesinde bulunan Cennet ve Cehennem Mağaraları yeraltı deresinin açtığı kimyasal erozyon sonucunda meydana gelmiş doğal bir yapı. Mağara görenleri kendisine hayran bırakan bir bitki örtüsüne de sahip. Geçmişi 5. Yüzyıla kadar dayanıyor keza o dönemde yapılmış bir kilise de hala mağaranın içerisinde yer alıyor. Bu kilisenin Aziz Pavlus tarafından Meryem Ana’ya ithaf olarak yapıldığı söyleniyor. Cennet Mağarasına inmek için 452 basamağı inmek gerekiyor. Bu uzun merdiven Roma İmparatorluğu tarafında yapılmış. Cennet Mağarasını ziyaret edebilirsiniz ancak Cehennem Mağarası için aynı şeyi söylemek zor. Çünkü mağaraya inmek için özel ekipmanlar gerekiyor. Turistlerin manzarayı seyredebilmesi için ise mağaranın üst kısmına bir de teras yapılmış. 

Van Gölü 

Van Gölü, Nemrut Dağı’nda gerçekleşen bir volkan patlaması sonucu ortaya çıkmış ülkemizin en önemli doğal yapılarından bir tanesidir. Yapı olarak volkanik, sert bir özelliktedir. Van Gölü üzerinde dört adet adacık da vardır. Göldeki tuz seviyesi en soğuk anlarda bile donmasına müsaade etmiyor. Dolayısıyla her mevsim keyifle görülüp gezilebilecek bir yer olarak öne çıkıyor. Van Gölü’nü daha yakından görmek isterseniz tekne turlarının düzenlendiğini belirtelim. Tekne turları ile gölün üzerindeki adaları ziyaret etmeniz mümkün. 

Saklıkent Kanyonu

Ülkemizin en çok turist çeken cazibe merkezlerinden Saklıkent Kanyonu Fethiye ile Kaş ilçe sınırları içerisinde bulunuyor. Yaklaşık 18 km uzunluğundaki kanyon akarsuların kayaları aşındırması ile oluşmuş. Eşen Çayı’nın muhteşem manzarasına tanık olabileceğiniz kanyonda gezerken adeta bir maceraya atılmış gibi hissedeceksiniz. Kanyonu gezerken çevrede pek çok piknik ve kamp alanı görebilirsiniz. Su kaynakları ve serin havası ile Saklıkent Kanyonu sizlere hem konforlu hem de keyifli bir yolculuğa çıkaracak.