Kültür Seyahat
23 Ağustos 2023Baalbek antik kenti Akdenizli Fenikeliler ve Romalıların inanç kültürlerinin kucaklaştığı bir şehir olarak tarih sahnesinde yerini almış. Lübnan'ın doğusundaki Beqaa Vadisi'nde konumlanan bu tarihi şehir "Dünyanın en görkemli tapınak şehri" olarak nitelendiriliyor. Roma İmparatorları tarafından ziyaret edilen ve genel olarak Romalılar tarafından çokça önemsenen Baalbek bu zengin tarihini hala korumaktadır. Şehirdeki tapınaklar hem Roma imparatorlarına adanmış hem de farklı inançlara hizmet etmiştir.
Bin yıllık geçmişi boyunca farklı medeniyetlerin egemenliği altında kalmış olan Baalbek bugün UNESCO Dünya Mirası olarak korunuyor. Tarihi savaşlar sırasında zarar görmüş olsa da hala büyüleyici yapıları ve devasa taşlarıyla büyük ilgi çeken Baalbek'in altındaki gizemli labirentler ise şehre daha da derinlik kazandırıyor. Bu antik kent, tarihinin izlerini sürmek isteyenler için etkileyici bir zaman yolculuğu fırsatı sunmakta. Hem de vize şartı aranmaksızın!
Baalbek'in Tarihi
Baalbek M.Ö. 9000 gibi erken bir dönemde kurulan bir antik kent. Fenikelilerin inançlarına göre Cennet Kraliçesi'ne tapanlar için kutsal bir mekan olarak kabul edilen Baalbek merkezinde Astarte ve Baal adına inşa edilmiş büyük bir tapınağa ev sahipliği yapmış. Bu tapınağın kalıntıları bugünkü Roma Jüpiter Baal Tapınağı'nın altında gizleniyor. Baalbek aynı zamanda İncil'de Kenanlı Bereket Tanrısı Baal için yapılan görkemli kurbanların şehri olarak da anılmakta.
İlerleyen dönemlerde Yunanlılar tapınaklara eklemeler yaparak "Heliopolis" yani "Güneş Şehri" adını vermişler. Romalılar ise şehri temel alarak 250 yıl süren bir inşa sürecinin ardından Venüs, Jüpiter, Bacchus ve Merkür'e adanmış tapınakları içeren zengin bir tapınak kompleksi haline getirmiş. Hristiyanlığın kabulüyle ve Roma İmparatorluğu'nun etkisiyle bazı bölümler yıkılmış olsa da Baküs Tapınağı gibi bazıları günümüze ulaşmayı başarmıştır. MS 637'ye kadar tapınaklar Hristiyan ibadet alanları olarak kullanılmış fakat Müslüman Arapların gelişiyle bu durum değişmiş.
Bizans’a karşı kazandığı zaferin ardından Müslüman hükümdar adını "Al-Qalaa" yani "kale" olarak değiştirmiş ve tapınakları savunma amaçlı güçlendirmiş. Daha sonra şehir gözdelik konumunu kaybetmiş ve tapınakların çoğu yıkılmış. Ancak 1898'de Alman arkeologlar tarafından başlatılan kazı çalışmalarıyla Baalbek koruma altına alınmıs ve uluslararası ekiplerin katkılarıyla gelecek nesillere aktarılmayı başarmış.
Gezilecek Yerler
Hajar al-Hibla (Hamile Kadın Taşı)
"Hajar al-Hibla" olarak da bilinen Hamile Kadın Taşı, Baalbek antik kentinin girişinde bulunan büyük bir taş bloğu. Bu taş bloğu diğerlerinden ayıran özellik muazzam boyutu. Hajar al-Hibla'nın tahmini ağırlığı 1000 ton civarında ve insan eliyle işlenmiş dünyanın en büyük taş bloklarından biri olarak kabul ediliyor. Bu devasa taş bloğunun antik dönemde nasıl işlendiği ve taşındığı hala sırrını koruyor.
Venüs Tapınağı
Antik şehre daha tam girmeden sizi üçüncü yüzyılda inşa edilen Venüs Tapınağı karşılıyor. Bu tapınak bereket tanrıçası Venüs'e adanmış. Bir efsaneye göre ise daha sonraki dönemlerdeyse kilise bir Heliopolitan liderinin kızı olan Azize Barbara'ya adanmış.
Dairesel bir yapıya sahip olan bu tapınak kare bir girişe sahip at nalı şeklindeki bir platform üzerine yerleştirilmiş. Güvercin ve deniz kabuğu motifleriyle süslenmiş nişler tapınağı Venüs'e bağlayan unsurlardan. Tapınağın yanında ise tamamlanmamış bir “İlham Perileri Tapınağı” bulunmakta.
Jüpiter Tapınağı
Baalbek'in kalbinde yükselen "Jüpiter Tapınağı" şehrin en büyük tapınağı. 84 devasa sütunu ve 22 metre yüksekliğiyle bu dev sütunlar, dünya çapında en uzun sütunlar olarak tanınsa da günümüze sadece altı tanesi ulaşabilmiş.
Mısır'dan getirilen 300 tonluk taşlarla örülen tapınağın inşasına bu devasa taşların nasıl taşındığı ve şekillendirildiği ise hala bir muamma. Bu antik yapı sadece büyüklüğüyle değil aynı zamanda bu esrarengiz mühendislik becerisiyle de oldukça ilginç.
Baküs Tapınağı
Baküs Tapınağı'nın hikayesi 1898 yılında Alman arkeologların Osmanlı İmparatorluğu'nun izniyle antik kentte araştırma yapmaya başlamasıyla başlıyor. Bu olaydan sonra Alman Kralı Wilhelm II ve Osmanlı Padişahı Abdülhamit II tapınağı ziyaret etmişler. Bu ziyaretleri temsil etmek üzere tapınağın duvarına iki amblemlerini işledikleri mermer levhalar yerleştirilmiş. Bu mermer levhalar hala Baküs Tapınağı'nın duvarında görülebilir. 18 metre uzunluğunda ve etkileyici 46 sütunuyla dikkat çeken tapınağın çatısındaki taşlar hala sağlam bir şekilde durması da yapının sağlamlığını gözler önüne seriyor.
Sayyida Khawla Türbesi
Sayyida Khawla Türbesi, Imam Hüseyin’in kızı ve hz. Muhammed’in torununun torunu Sayyida Khawla'ya ithaf edilmiş. Baalbek'in girişinde yer alan bu cami ve türbe kutsallığı ve mimari estetikliği sebebiyle ziyaretçileri büyüleyen bir yapı.
Baalbek'te, güncel olarak bilinen üç tapınak dışında anıtsal merdivenler, sütunlar, avlular ve diğer antik dönemde kentin önemini ve görkemini yansıtan yapılar da bulunuyor. Fenikeliler, Mısırlılar, Roma İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu gibi çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış, etkisi altında kalmış bir yer olan Baalbek’te farklı kültürlerin izlerini çeşitli noktalarda görmek mümkün. Lübnan'a seyahat eden veya edecek olan herkesin Beyrut'a 86 kilometre uzaklıktaki Baalbek kentini içtenlikle ziyaret etmelerini tavsiye ediyoruz. İyi gezmeler!