Birleşik Krallığın başkenti olan Londra, ülkenin güney doğusunda yer alır. Hiç şüphesiz, dünyanın en ünlü şehirlerinden birisi olmakla kalmayıp aynı zamanda en dinamik şehri olarak da bilinir. Oldukça eski bir şehir olan Londra, esasen Londra ve Westminster olmak üzere iki eski şehirden oluşmaktadır. Londra’nın en eski kısmı olan Londra Şehri, Romalılar tarafından bir yerleşim yeri olarak milattan sonra 43 yılında kurulmuştur. Yaklaşık 1,572 kilometre kare yüzölçümüne sahip olan kozmopolit şehir Londra’nın nüfusu ise 9 milyondan fazladır. Nüfusun neredeyse yarısının yaş ortalaması 35 olan şehrin nüfus dağılımı bu yüzden genç sayılabilmektedir. 

1

Romalılardan kalan bir alışkanlıkla, yüzlerce yıllık uluslararası ticaret merkezi olmasından ötürü günümüzde de bu özelliğini sürdürerek yeni teknolojiye ve bilime kucak açmaktadır. Tek bir kültüre sahip olmayan şehrin sakinleri, farklı 300 dil konuşan çeşitli uyruklardan, dinlerden ve kültürlerden gelen kişilerden oluşmaktadır. Örneğin, Londra yerlilerinin İngilizcesi hariç 50,000’e yakın Türkçe, 12,000’den fazla Arapça, 20,000’den fazla Hintçe gibi farklı diller de konuşulmakta. 

Oldukça eski ve muhteşem yapıları ile ünlü olan şehirde, gezilecek yerlerin başında meşhur Trafalgar Meydanı geliyor. Bunun dışında Westminster Sarayı, Avrupa’daki en büyük dönme dolap olan London Eye, şehrin gözbebeği Buckingham Sarayı, görkemli Londra Kalesi, Thames Nehri üzerindeki Tower Bridge (Kule Köprüsü), birbirinden özel Sanat Galerileri ve dünyanın en büyüklerinden sayılan Big Ben Saat Kulesi bulunuyor. Tarihe ve kültüre ışık tutan Londra Doğa Tarihi Müzesi, British Müzesi, dünyanın en büyük süsleme sanatlarını barındıran Victoria Ve Albert Müzesi, geniş bir koleksiyona sahip National Gallery (Ulusal Galeri), şehirdeki etkileyici müzelerden sadece bir kaçıdır. 

Eski çağlardan beri diğer şehirlere ilham veren Londra’nın her bir sokağı ayrı bir keşif ayrı bir rüyaya açılır. Sıkılmanın neredeyse imkânsız olduğu şehir, gece hayatı, meydanları, katedralleri, kaleleri ve tabi ki sayısız İngiliz Barı ile ziyaretçilerini bekliyor. Ayrıca Oxford ve Cambridge gibi önemli üniversiteleri de görmeniz, kesinlikle ufkunuzu açıp mimarileri ile sizi büyülemeye yetecektir.

2

Londra’ya gitmişken meşhur mu meşhur İngiliz kahvaltısını yapmadan, asil bir İngiliz gibi geleneksel İngiliz çayını içmeden, İngiltere’nin ikonik atıştırmalığı olan Fish and Chips’i tatmadan, enfes İngiliz tartlarını ve Pazar günlerinin vazgeçilmesi Pazar Rostosu’nu yemeden, ferahlatıcı İngiliz birası içmeden şehirden dönmeyin. Konaklama için ise merkez Londra, ekonomik anlamda daha uygun sayılan şehrin kuzeyi, güzelliği ile güney Londra, hareketli atmosferi ile batı Londra tercih edilebilecek bölgelerdendir.

Londra’dan alınacak hediyelerin başında İngiliz asilzadelerini andıran İngiliz şemsiyesi ve şapkası, kırmızı üniformaları ile İngiliz asker biblosu, futbol meraklısı iseniz takım forması ve bergamotlu İngiliz çayı gelebilir. İkonik kırmızı Londra otobüslerinin hediyelik şeklinde olanları, Buckingham Sarayı’ndan alınabilecek hediyelik ürünleri, eskitme Londra antikaları, Warner Bros’un meşhur Harry Potter filmine ait hediyelikleri, alınabilecek diğer alternatiflerden sayılabilir. Ayrıca dünyaca ünlü yazar ve şair William Shakespeare’in kitapları da son derece şık bir hediye olacaktır.

Londra dünyanın en kalabalık şehirlerinden bir tanesi. Şehre dil eğitimi için ve başka sebeplerden de öğrenci programlarıyla birçok öğrenci geliyor. Şehrin yerlileri dışında öğrenciler nüfusta oldukça etkililer. Bu kadar gencin bir arada olması da elbette şehre canlılık ve hareket katıyor. Özellikle Londra’nın gece hayatı bu sebeple çok daha etkin. Başta öğrenciler olmak üzere çok fazla genç Londra sokaklarında ve barlarında eğleniyor. Gece kulüpleri ve konsept barlar genellikle tercih edilen mekânlardan oluyor. Eğer sizin de yolunuz Londra’ya düşerse bu mekânlardan birisinde mutlaka bir şeyler yudumlamanızı tavsiye ederiz. Şehrin ruhunu yakalamanız adına güzel bir deneyim olacaktır.