İstanbul'un En'leri

En'lerin şehri İstanbul, zengin tarihiyle, kültürüyle, sosyal yaşamıyla dünyanın en gözde turistik metropollerinden biri. Ve hala onun hakkında bilmediğimiz çok şey var.

İstanbul'un En Eski Kulesi: Galata Kulesi

507 yılında Bizans İmparatoru Justinianos tarafından inşa edilen, 14.Yüzyılın başlarında Cenevizliler idaresine geçen, Fatih’in İstanbul’u fethiyle de Osmanlı’nın kontrolüne aldığı Galata Kulesi, dünyanın en eski kulelerinden biri sayılmasıyla birlikte 2013 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edilmiştir. Galata’da Boğaziçi’nin Haliç’e döküldüğü noktada yer alan bu kule, İstanbul’un simgesi olarak hafızalara kazınmış yapılardan biridir. Hezarfen Ahmet Çelebi’nin kanatlarıyla havalandığı kule uzunca bir dönem yangın gözetleme kulesi olarak kullanılmış ve bir diğer adı da Galata Yangın Kulesi’ymiş. Bugünkü görüntüsüne ulaşması ise 1967 ve 2020 yıllarındaki restorasyonlar sayesinde.

Galata Kulesi’nde ne yapılır diye soracak olursanız da ayaklarınız altına İstanbul’u seren, çevresinde medeniyetlere ev sahipliği yapmış bu kulenin tepesine çıkıp manzarayı izleyebilir, kulenin içinde sergilenen tarihi kalıntıları inceleyebilirsiniz.

Bu muazzam kule ile ilgili daha fazla bilgi için İstanbul Kanatlarımın Altında: Galata Kulesi'nin Hikayesi yazısını da okumanızı tavsiye ederiz.

İstanbul'un En Büyük Kapalı Sarnıcı: Yerebatan Sarnıcı

İmparator Justinianus tarafından 532’de inşa ettirilen Yerebatan Sarnıcı Stoa Bazilikası'nın altında yer aldığı için Bazilika Sarnıcı olarak da bilinir. Taş basamaklarla aşağı inildiğinde sizi suyun üstünden yükselen 336 sütun karşılar. Sadece bu görüntü bile yarattığı mistik havayla ziyaretçileri etkiler. Bizans döneminde şehrin su ihtiyacını gidermek için inşa edilen Yerebatan Sarnıcı kesinlikle İstanbul’un görülmesi gereken en özel yerlerinden birisi. Büyükşehir Belediyesi’nin restorasyonundan sonra heykel sergisi açılan sarnıcı renkli ışıklandırmasıyla gezmek ziyaretçiler için eşsiz bir deneyim.

İstanbul'un En Büyük Sarayı: Topkapı Sarayı

İstanbul’da gezilecek yerler düşünüldüğünde ilk akla gelenlerden Topkapı Sarayı Sarayburnu’nda yer alıyor. 1460-1478 yılları arasında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan, şu an müze işlevi olan saray UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde de bulunuyor.

Yüzyıllar öncesinden bugüne bir köprü işlevi gören saray, 80 bin metrekarelik bir alanda yer alıyor.

Bab-ı Hümayun'dan yani ana girişten girildiğinde sarayın içinde gezilecek çeşitli yerlere ilk adımı atmış oluyorsunuz. Harem, Divan-ı Hümayun, Enderun Mektebi, Has Oda gibi Osmanlı tarihini keşfinizde önünüze ışık tutacak bu bölümleri gezerken otantik bir hissin içinde tarihe adım atmamak imkansızdır.

İstanbul'un En Büyük Camisi: Süleymaniye Camii

Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle 1551-1558 yılları arasında Mimar Sinan’a yaptırdığı, kendisinin “kalfalık eserim” olarak tanımladığı Süleymaniye Camii, Osmanlı mimarisini yansıtan en güzide yapılardan biridir. İstanbul'un tarihi yarımadasında, Eminönü semtinde yer almaktadır. 6 bin metre karelik alanın düzenlemesi öyle nizami ve güzel ki gittiğinizde gezmeye gelen ziyaretçilere ek olarak piknik yapmaya ve gezmeye çıkmış ailelerle de karşılaşmanız mümkün.

Camide bulunan dört minare Kanuni’nin İstanbul’un fethinden sonraki dördüncü padişah oluşunu simgelerken minarelerde bulunan on şerefe Osmanlı tarihinin onuncu padişahı oluşunun timsalidir.

Camii’nin bahçesinden izlenen muhteşem Haliç ve Boğaz manzarası, Galata Kulesi’nden Boğaz Köprüsüne kadar geniş bir açıyla İstanbul’u izlemek için birebir.

Bahçede bulunan Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan Türbelerini de ziyaret etmeden ayrılmayın.

İstanbul’un En Eski Semti: Saraçhane

Osmanlı İstanbul’unda, bugünkü Fatih ilçesinin temellerinin de atıldığı ilk kurulan semt Saraçhane idi. 1475 senesinde Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulan semt, fetihten sonra kurulan ilk Osmanlı semti olması bakımından da önemlidir. Hanları, hamamları, okulları ve çarşıları ile Osmanlı ekonomisinin temel taşlarından olan Saraçhane yüzyıllar boyunca önemli bir ticaret ve sanayi merkezi olarak kullanılmıştı. Semt, zengin mimari örneklerinden olan Bozdoğan Kemeri ve Şehzade Camii’ye de ev sahipliği yapmıştır.

İstanbul'un En Büyük Kilisesi: St. Antuan Katolik Kilisesi

Orijinali 1725 yılında İstanbul'daki İtalyan topluluğu tarafından inşa edilmiş; yıkılmış ve tekrar aynı yerde inşa edilmiş St. Antuan Kilisesi, Türkiye'deki en büyük Katolik kilisesidir. Beyoğlu'nun ünlü İstiklal Caddesi üzerinde yer alan kilise bugün hala birçok kesimden insanın ziyaret ettiği önemli bir turistik yapıdır.

Cephesi kırmızı tuğla taşlarla örülü, belli bir yere kadar mozaik kaplama olan kilise 38 metre genişliğindedir.

Pazar 10.00, pazartesi ve cumartesi günleri 08.00 - 19.00 arası olmak üzere ziyaretçilerini ağırlamak için kapılarını açan kiliseye Galatasaray meydanından tünele doğru olan yolu takip ederek ulaşmak mümkün.

İstanbul'un En Eski Yapısı: Dikilitaş

Tam 3568 yaşında olan, milattan önce 357 yılında firavun 3. Tutmosis tarafından Mısır’da granit taştan yaptırılarak diktirilen Theodosius Sütunu veya diğer adıyla Dikilitaş, İstanbul’un bilinen en eski yapısıdır. Sultanahmet meydanında Türk İslam Müzesi ve Sultanahmet Cami’nin arasında bulunur. Zamana meydan okurcasına heybetini koruyan bu taş, Roma imparatoru 2. Konstantinus 357 yılında Dikilitaş'ı tahtta bulunuşunun 20. yılı nedeniyle İskenderiye şehrine getirtti. 390 yılında gemiyle bu kez İstanbul'a gelen Dikilitaş, o günden beri Sultanahmet Meydan’ında tüm ihtişamıyla ziyaretçilerini ağırlıyor.

İstanbul'un En Eski Hamamı: Balat Hamamı

Balat, Fatih’te bulunan hamam İstanbul’un en eski hamamı olarak biliniyor. Fatih’in en öne çıkan yapılarından olan hamam II. Bayezid veya Fatih Sultan Mehmet döneminde inşa edildiği tahmin edilmekte. Kadınlar ve erkekler bölümü olarak iki ayrı kısımdan oluşan hamam, dikdörtgen planlıdır. Şu an şahsa ait olan hamamı ziyaret edip tarihe şahitlik edilecek sakin ve dinlendirici bir durak olarak tercih edebilirsiniz.