Kültür Seyahat
17 Kasım 2020Güncelleme Tarihi: 27 Haziran 2022
İstanbul… Her adımında tarih ve sanat saklı şehir! Eğer İstanbul’da yaşıyorsanız, kültürel ve sanatsal etkinlikler açısından çok şanslısınız, İstanbullu değilseniz de yolunuz bu şehre düşerse sizi harika yerlerin beklediğinden emin olun.
İstanbul, müzeler konusunda oldukça zengin. Burada tamı tamına 54 tane müze var. Herkesin bildiği, televizyonda ve sosyal medyada sıkça görülen müzeler bir yana dursun, bu yazımızda sizlere İstanbul’un nadir bilinen ve mutlaka görülmesi gereken müzelerini anlatacağız. Hazırsanız başlayalım.
İçinde Hazine Saklı: Pera Müzesi
Beyoğlu’ndan vereceğimiz ilk tavsiyemiz İstiklal Caddesi ile arasında yalnızca bir sokak bulunan Pera Müzesi. Bu müzeyi en değerli kılan nokta, Osman Hamdi Bey’in Kaplumbağa Terbiyecisi tablosunun burada sergileniyor oluşu.
Pera Müzesi’nde Pablo Picasso, Rembrandt, Frida Kahlo gibi büyük ressamların da tabloları sergileniyor. Müzede aynı zamanda Kütahya Çini ve Koleksiyonları, Anadolu’da eskiden kullanılan ölçü birimleri ve birbirinden etkileyici oryantalist eserler bulunuyor. Bunca değerli eseri ve Kaplumbağa Terbiyecisi’ni dünya gözü ile görmek yalnızca 20 TL! Öğrenciler, öğretim görevliler ve 60 yaş üstü ziyaretçiler ise indirimden faydalanarak 10 TL’ye müzeye giriş biletini satın alabiliyorlar. Size başka birkaç bilgi daha verelim; müzede ana sergi dışında kısa dönemli sergiler de düzenleniyor. Pera Müzesi, pek çok önemli sanatçıyı Türkiye’ye getirip onları bu sergide sanatseverlerle buluşturuyor. Ayrıca müzede gençlere yönelik çalışmalar da yürütülüyor. Örneğin “Genç Çarşamba” ve “Klasik Cumartesi” adlı etkinlikleriyle oda müziği konserleri gerçekleştiriliyor. Eğer siz de bu tarzda etkinliklere katılmak isterseniz müzenin resmî internet sitesini takip edebilirsiniz.
Osmanlı Bankası Müzesi: SALT Galata
Salt Galata bir zamanlar bankerlerin mekanı imiş. Hatta ve hatta Galata’da “Bankalar Caddesi” isimli bir cadde dahi var. Salt Galata ise İş Bankası Galata Şubesi ile Merkez Bankası İstanbul Şubesi’nin tam ortasında yer alıyor.
Bu bina, İngiliz sermayeli bir banka olan Bank-ı Osmanî-i Şahane için Fransız asıllı mimar Alexandre Vallauri tarafından tasarlanmış. 1892 yılında hizmete açılan bina, 2011 yılında SALT Galata adını almış. Günümüzde ise hem müze hem de kafe olarak hizmet vermekte. Küçük bir kafeteryası, bilgisayarlı araştırma salonu ile İstanbul sakinlerine dev bir hizmet veriyor bu mekân. Devasa camlarından içeriye sızan Haliç manzarası, binanın içerisindeyken mutlu hissetmenize vesile olan sebeplerden yalnızca birisi. SALT Galata’nın alt katında ise Osmanlı Bankası Müzesi Koleksiyonu bulunuyor. İsterseniz koleksiyonu görmeye, isterseniz Haliç manzarasına karşı çay içmeye buraya uğrayabilirsiniz. Üstelik giriş ücretsiz! Bir de bizden söylemesi, binanın iç dekorasyonu ve rengi sebebiyle içerisi fotoğraf çekmeye çok müsait. Yani bu tarihi binanın içindeki beyaz sütunlar arasında bir fotoğrafınız olabilir. Harika değil mi?
Kurgudan Gerçeğe: Masumiyet Müzesi
Bu müze belirli bir kesme hitap ediyor: Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi kitabını okuyan kitapseverlere. Bu müze, bir kurgudan yola çıkılarak oluşturulan ilk müze olarak tüm diğer müzelerden ayrılıyor. Bu nedenle bizce mutlaka kitabı okumuş olanlar tarafından görülmesi gerekiyor. Çünkü müze gezisi o zaman çok daha anlamlı olacaktır.
Kitabın kahramanı Kemal’in büyük aşkı olan Füsun ile zaman geçirdiği dairedeki eşyalar, Çukurcuma’da bir evin düzenlemesi ile oluşturulan bu müzede sergileniyor. Kitapta Orhan Pamuk her bir detayı ustalık ile betimlediğinden müzeyi gezdiğinizde kitabı adeta yeniden yaşayacaksınız. Kurgunun gücü ile kurulan bu müzenin 2014 yılında Avrupa Yılın Müzesi Ödülü’nü aldığını belirtmemizde de yarar var. Müzeye giriş ücreti ise tam 15 TL, öğrenci 10 TL!